Å være noens stjernestøv

1.9K 168 734
                                    

|Å være noens stjernestøv : Birinin yıldız tozu olmak|

-

"Birinin Fermina Daza'sı olmak sözünü duydunuz mu hiç?"

Profesörün sorusuyla sınıftaki öğrencilerin yüzlerinde belirsiz, soru işaretleriyle dolu bir ifade belirdi. Ardından dönüp birbirlerine baktılar. Bazıları bu ismi bilmezken bazıları da sadece ünlü bir aşk kitabının baş karakterlerinden biri olduğunu biliyorlardı. Ancak arka koltuklarda oturan biri vardı ki Fermina Daza'nın ismini hızlı bir rap gibi algılayıp hocanın ne dediğini bile duymadan yüzündeki tuhaf sırıtışla duvara doğru bakıyordu.

Düzeltelim; Sean Xiao Eser İnceleme dersinde, fakültenin merkezindeki amfide Fermina Daza'nın kim olduğunu takmadan duvar kenarında oturan sevgilisini izliyordu.

Masanın üstünde duran kırmızı atkısının püskülleriyle oynarken yüzündeki parlak gülümseme yerini koruyor, yanında duran genci yaktığını bilse de sırıtmaya devam ediyordu. Hava her zamanki gibi soğuk, her taraf bembeyazdı. Stavanger çok sessizdi, çok güzeldi. Yibo önünde duran deftere mükemmel bir şekilde derstekileri not ederken Zhan sadece onu izliyordu.

"Fermina Daza, Kolera günlerinde aşk adlı eserde; Florentino Ariza'nın kavuşmak için 53 yıl, 7 ay, 11 gün beklediği aşkıdır. Yazar Marquez kitap boyunca beklemenin büyük bir sanat olduğunu vurgulamıştır ki, bu yüzden birini koşulsuz şartsız beklemekten bahsedildiğinde birinin Fermina Daza'sı olmak sözü ortaya çıkmıştır."

Profesörün açıklamasına memnun kalan öğrenciler bu bilgiyi notlarına eklerken Zhan dudaklarını hafifçe yalayarak oturduğu koltuktan yanındaki koltuğa doğru iyice yaklaştı ve gülümsedi. Bacakları yanında duran gencin bacaklarına değmişti. Yüzünü masaya sabitlediği dirseğine dayamış, Yibo'yu izliyordu. Zhan'ın hınzır gülümsemesine göz ucuyla bakan Yibo hafifçe yutkundu, bakışlarını inatla tahtada gezdiriyordu.

"Söylesene Yibo, eğer... çok uzaklarda olsaydım Florentino'nun Fermina'yı 53 yıl beklediği gibi beni bekler miydin?"

Yibo, kulağına doğru fısıldanan sözcükler ve Zhan'ın yakınlığından dolayı net bir şekilde hissettiği sıcak nefesi göz ardı etmeye çalışarak kaşlarını çatıp Zhan'a doğru döndü. Yüzleri birbirine oldukça yakındı.

"Bir yere mi gidiyorsun?"

Zhan kendi sorusuna bir başka soruyla cevap veren Yibo yüzünden gözlerini kıstı. Genç olan kaşının tekini kaldırmış, sorgulayıcı bir şekilde Zhan'a bakıyordu.

"Hayır, diyelim ki bir şekilde yollarımız ayrıldı. Bekler miydin beni?"

Zhan'ın yumuşacık sesi Yibo'nun kulaklarında yankılanırken Yibo çatık kaşlarıyla yeniden tahtaya döndü.

"Beklemezdim."

O an Zhan boğazında kalan tükürüğü yüzünden birkaç kez öksürüp nefesini düzenlemeye çalıştı. Dudakları büzülmüş yüzündeki parlak ifade silinmişti. Ne kadar çocukça da olsa Yibo'nun onu bekleyeceğini düşünüyordu, ancak genç olan tam tersi bir cevap vermişti. Yine de buna rağmen Zhan bir şekilde Yibo'yu haklı çıkarmaya niyetli gibiydi.

"Yani 53 yıl oldukça uzun bir süre hakl-"

Yibo bakışlarını tahtadan çekip kolunu sıraya dayamış onu izleyen Zhan'a çevirdi, cümlesini kendi fısıltısıyla bozdu. Sesi kısık ve derindi.

"Benden uzakta bir yerde olsaydın seni beklemezdim. Nereye gidersen git ardından gelirdim."

Zhan, Yibo'nun dudaklarından firar eden cümleye takılı kalırken aldığı nefesin tıkandığını hissetti.

Stjernestøv | YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin