Holaaaa,
Herkes umarım iyi, huzurlu, sağlıklı ve mutludur.
Bölümü gözden geçirmek için vaktim olmadı. Bu sebeple bir aksaklık görürseniz ciddiye almayın, ben sonra üzerinden geçeceğim.
Bir sonraki bölüm, 6 Haziran 2019'u anlatan özel bölüm olacak.
Yakında görüşmek üzere...
İrem Pelin xx
🩸
Dakikaları saatlere ulaştıran zamanının kıyısında öylece dururken düşüncelerim zihnimin duvarlarına çarpıyordu.
İçimden ve dışımdan yükselen tek bir ses vardı.
Aras?
Tüm ihtimalleri gözden geçirirken içimde bir umudun filizlendiğini hissettim. Mümkün müydü? Aras hayatta olabilir miydi?
Kirpiklerim titremeye başladığında yüzümde aptal bir gülümseme, içimde örtülü bir heyecan belirdi.
Pia'nın bileklerime dolanmasıyla donup kalmış gözlerimi artık kapanmış olan ekrandan çekip bana çevrili maviliklere yönelttim. Küçük bir mırlama zihnimi hapsolduğu boşluktan sıyırmıştı. İçimdeki karmaşayı hissetmiş gibi, beyaz tüylerini ayak bileğime sürerken, bir yandan mırlayarak benimle iletişim kurmaya, beni ana çekmeye çalışıyordu. Pia'nın dokunuşu ile olduğum yerden ayrılma gücü toplayabilmiştim. Uzanıp onu kucağıma aldım. Burnunun ucuna küçük bir öpücük kondurup içimde çığlık çığlığa bağıran soruyu sordum.
"Sence o sarışın adam..."
Pia sanki söylemeye çalıştığımın büyük bir şey olduğunu anlamış gibi gözlerini yüzüme dikmişti.
"Aras olabilir mi?"
Patisini uzatıp burnuma dokundu. Kendince iyi etme yöntemleri vardı. Patisini tutup öptüm. Pia'yı aşağı kattaki yatağına bıraktığımda puslu zihnim berraklaşmaktan çok uzaktaydı.
Ayaklarım benden bağımsız hızlanmıştı. Kalbim o kadar güçlü atıyordu ki, artık kendimi korunaklı noktaya çekmek için çok geç kalmıştım. Bir yanım temkinli olmamı fısıldıyordu, diğer tüm yanlarım ise çoktan umudun kollarına atılmıştı.
İçimde bir ses çığlık çığlığa bağırıyordu.
Aras yaşıyor olabilir.
Belki şu an bir yerlerde ve nefes alıyor.
Merdivenleri çıkarken evin içinde buz gibi bir sessizlik vardı, kafamın içinde onlarca soru. Yatak odasına ulaştığımda yatağa çok yaklaşmadan durdum. İçlerinden birini, en zorunu, dökmek için dudaklarımı bir kez daha araladım.
"Aras..." dedim, aramızdaki boşluğa doğru.
Nasıl soracaktım? Yutkunup dudaklarımı yeniden araladım.
"Sen bıraktığında... Yani, onu son gördüğünde..."
Kesik bir nefes aldım. Hissiz bakışlarını görmeye gücüm yoktu. Şu an gücüm bu soruyu sormaya ancak yetiyordu, bir de onun gözlerindeki ölüm sessizliğini görürsem devam edemezdim. Kirpiklerim örtüldüğünde dudaklarımı yeniden araladım.
"Gitmiş miydi?"
Sessizlik aramızda bir çağ gibi büyürken ne o kıpırdadı, ne de ben.
Örtülü kirpiklerimden bir yaş süzüldüğünde hızla sildim. Yorulmuştum, ağlayıp dövünmekten çok yorulmuştum. Bir umut varsa, küçücük, minicik bir umut varsa onun peşinden koşacaktım. Gücüm tükenene kadar o umudun peşinden koşacaktım ama artık ağlayıp durmayacaktım.

YOU ARE READING
Kırmızı Haziran
General FictionPars, Atlas'ın önce ilk aşkı, sonra oyun arkadaşı oldu. Oynadıkları oyunun ipleri ayaklarına dolandı. Biri kaldı diğeri kaçtı. Çok zaman sonra kapı yeniden çaldı, postacı kapıya bir kaset bıraktı. Kasette Atlas'ın abisinin, Aras'ın katilinin sesi va...