Bölüm 12: Koz

657 89 70
                                    

Xiao Zhan'ın o gece sonradan yaptığı ilk şey, Xie Lian'ın kim olduğunu araştırmaktı.

Onun Mo Xiang Tong Xiu'nun üçüncü romanı Tian Guan Ci Fu'nun (Heaven's Official Blessing) baş kahramanı olduğunu öğrendi.

Kadın, The Untamed'in uyarlandığı Mo Dao Zu Shi'nin yazarıydı.

Yibo ile tanıştığı...The Untamed.

Çılgınca ünü ve tanınırlığı...ayrıca da yırtıcı saldırılarla inanılmaz derece nefreti bulduğu yer.

Yazara karşı daima yumuşak bir noktası olacaktı çünkü kadının eseri ona çok fazla şey katmıştı. O zaman ve "Mo Dao Zu Shi"yi okuduktan sonra, daha sonra ne zaman Wei Wuxian'ın hikayesinden bahsedilse çok duygulanmış, göğsü sıkışmış ve gözleri buğulanmıştı.

Çekici, fedakar ve mutlak suretle kafayı yemiş olan Wei Wuxian için duygu yüklüydü.

Dünya, ona benzediğini söylemişti, ama öyle miydi?

Başucu lambasını söndürdü ve yatağın bir tarafına yerleşti. Oda şimdi karanlıkla dolmuştu ve bu da ona kendini güvende hissettiriyordu.

Ama ayrıca bu, karanlıktan hoşlanmayan Yibo'yu da aklına getiriyordu. Gecenin ortasında ürkmemek için odalardaki televizyonları aynı böyle açık bırakan Yibo'yu.

Xiao Zhan'ın aklı bir türlü susmuyordu.

Eğer...eğer...birlikte olsalardı Yibo'nun bu huyuna ayak uydurabilecek miydi? Xiao Zhan, ışıksız ve sessiz uyumayı, karanlığa bir battaniye gibi sarılmayı ve onun kendisini bir koza gibi sarmasını severdi.

Yibo buna katlanabilecek miydi ya da kendisi Yibo için ödün vermek zorunda mı kalacaktı?

Göğsü tekrar sıkışmış ve bu sefer hafif bir ağrı da hissetmişti.

Bütün bunların içinde...aralarındaki her neyse...kim daha savunmasızdı? Kim daha hassastı? Kim daha...istekliydi? Kim daha sabırlıydı?

Bunun üzerine daha fazla düşünmek istemiyordu o yüzden diğer tarafının üstüne yatmak için yan döndü.

Şimdiden sonraki saatler için bir örnek görebiliyordu.

Neyse, Wei Wuxian'e dönecek olursa. Kendisi gerçekten onun gibi miydi? Fedakar ve cesur muydu?

Wei Wuxian olmayı arzuladığı kişiydi, her nasılsa Yibo ile olan dramasının ortasında, gerçek ve hikaye arasındaki çizgi bulanıklaşmış ve o da kendinin gerçekten de The Untamed kahramanı olduğunu düşünmüştü.

Sadık ve korumacı...merhametli ve metanetli.

Ta ki kendi gerçek hayat felaketi onu vurana dek. Bitmeyen Gece Savaşı'nı ölümüne hissetmemişti ama, şüphesiz ki onun gibi hissettirmişti. Ayrıca o arkadaşlarını ya da ailesini ölüme karşı kaybetmemişti ama kendisinin gerçek bir parçası kaybolmuş gibi hissetmişti.

Kendisinin bu umutlu ve kısmen de daha saf olan parçası, kirletilmişti.

Aynı Wei Wuxian gibiydi, ama Wei Wuxian hayatının trajedisiyle nasıl başa çıkmıştı?

Şöyle ki, hikayede, hayat bunun çaresine Wei Wuxian yerine bakmış ve onun canını almıştı. Dünya'dan kaybolmasını sağlamıştı.

Xiao Zhan aradaki ilişkiye kendini tutamayıp gülümsedi çünkü şimdi düşününce, bu tam da kendisinin yaptığı şey değil miydi?

Dünya'dan kaybolmak.

O zamanlar bu stratejik bir karar olmamıştı. Yalnızca onca ısdırap ve kederden kaçmaya, bütün bunlar onu tüketmeden başa çıkmak için bir yol bulmaya ihtiyaç duymuştu. Dolayısıyla o zaman herkesi kendisinden uzaklaştırmıştı. Özellikle de Yibo'yu.

The Winter Wind | YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin