- 𝐜𝐡𝐚𝐩𝐭𝐞𝐫 𝐟𝐢𝐯𝐞 -

912 151 790
                                    

niall'ı da yol üstünden aldıktan sonra festivale doğru yürümeye başlamıştık. ben arada sırada saçımdaki küçük topuzları sıkıp üflüyor, niall ise bu halime her seferinde gülüyordu. louis'ye gelecek olursak, hala yanakları kırmızıydı ve onu gördükçe ben de söylediğim şeyden dolayı utanıyordum.

tamam, dürüst olmak gerekirse gözlerinde rahatsız bir ifade aramıştım ama onun aksine başka şeyler görmüştüm, kısacası bu yüzden  utanıyordum. ve bunları düşündüğüm için louis gibi etrafta iki domates dolaşıyorduk. en sonunda boşvermeyi seçerek düşünmeyi reddettmiştim.

onu utandırmak için yaptığım şeyin ikimize de patlaması gülünç bir şeydi. normalde herkesle böyle şakalaşır, en sonunda şok olmuş ifadelerine gülerek karşılık verirdim. ama ne yazık ki bu seferki istediğim gibi olmamıştı...

düşüncelerimden sıyrılırken naill'ın heyecanla bir şeyler anlattığını gördüm ve dinlemeye başladım.

"bir gün harry'le kimya ödevlerimizi yapmayı unutmuşuz, ne bok yiyeceğimizi düşünüyoruz çünkü tanrı aşkına proje ödeviydi ve biz unutmuştuk inanabiliyor musun louis? her neyse benim de aklıma kadının harry'e olan takıntısı gelmişti ve onu hocayı kışkırtması için ikna etmeye çalışıyordum tamam mı?"

gözlerimi devirerek anlatmaya devam etmesini bekledim. olacaklardan habersiz olan louis merakla ona bakıyordu. mavi gözlerini irice açmış ve hafif gülümseyle konuşmayı dinliyordu. ben ona dalmışken niall konuşmasına devam etti. "sonra harry de nasıl ikna olduysa artık, hala şaşırıyorum, bayan selena'nın odasına gitmişti. kapının önünde onu beklerken içerden bir kaç ses gelmeye başlamıştı. dışarda onu beklerken aniden harry'nin sesini duydum. ne diyordu biliyor musun?"

kahkaha atmaya başladığında, olayı tamamen yanlış anlayan louis de kaşlarını çatarak bana bakmaya başlamıştı, "ne diyordu?" diye cevap verdi.

"BEN GAYİM BAYAN SELENA LÜTFEN BENDEN UZAK DURUN!"

niall kahkahalarla gülmeye devam ederken louis keskin gözlerini bana dikmiş ve gülmeye başlamıştı. "sonra tabii ödevimiz için ek zaman vermişti."

louis aynı zamanda gülerken, kaşlarını çatarak, "nasıl yani?" diye cevap verdiğinde o sırada sözü ben devraldım.

"çünkü ne olur ne olmaz diye niall'a her olasılığı düşünmüştük. ki bu da vardı ve ben bu yüzden ses kaydına almıştım."

saçlarımı savurarak anlatırken ikisi de gülmeye başlamıştı. herkesi tehdit etmek çok da sevdiğim bir şey değildi ama beni buna mecbur bırakıyorlardı.

festival alanına geldiğimizde louis kendi arkadaşlarının yanına gideceğini söyleyerek bizden ayrılmıştı. arkasından mutsuz bir şekilde bakarken niall'ın sırtıma atlamasıyla, aklım başka yerde olduğu için onu taşıyamamış ve ikimizde yere kapaklanmıştık.

"niall kalk üstümden niall." diye bezmiş sesimle konuşurken o üstümde tepinerek gülmeye devam ediyordu. yanımıza yaklaşan ve sırıtarak bize bakan liam'ı görmemle ben de gülmeye başlamıştım. liam resimle ilgilenen öğrencilerdendi ve henüz konuşma fırsatı bulamamıştık çünkü onun yapması gereken özel bir tasarımı vardı. bana da niall söylemişti ve ben, bununla dalga geçeceğime o günden beri yemin ediyordum.

liam üstümden niall'ı kaldırdığında elimden tutarak beni de kaldırmıştı. aynı zamanda ayağa kalkarken söylenmeye başlamıştım,
"vay vay vay! bakıyorum da birilerinin günler süren portresi bitmiş." ellerimle tırnak işareti yaparken liam da gözlerini devirerek beni izliyordu.

𝙬𝙤𝙤𝙙𝙚𝙣 𝙝𝙤𝙪𝙨𝙚 🌲 | larry stylinson Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin