BÖLÜM / 30

3.6K 228 18
                                    

{-Bahar'dan-}

"Teyze ben çıkıyorum. Bir şey istiyor musun?"

"Yok kuzum. Geç kalma tamam mı?"

"Kalmam," diyerek teyzemi öptüm ve evden çıktım.

İki gün sonra okullar açılıyordu ve ben buraya geleli daha birkaç gün olmasına rağmen sıkılmıştım. Bu yüzden bugün kahvaltıdan sonra kendimi dışarı atmıştım. Tek başımaydım ama en azından gezip alışveriş yaparak kendimi eğlendirebilirdim.

Çarşıya doğru ilerlerken aklım her yalnız kaldığımda olduğu gibi tekrar Barış'a gitti. Evet, ilk başlarda ondan pek hoşlanmamış, aksine nefret bile etmiştim ama sonradan ona alışmaya başlamıştım. Sonuçta Buğra'yla ne zaman vakit geçirmek istesek o da peşimize takılıyordu.

Ben öyle aşktan meşkten anlayan biri değildim. Bu yaşıma kadar da bu işlerle pek uğraşmamıştım. Sadece birkaç sevgilim olmuştu ama en fazla bir hafta sonra ayrılmıştım onlardan. Sonra da bir daha bu işlere elimi sürmemiştim.

Barış'a tam manasıyla ne hissettiğimi de bilmiyordum aslında. Yakışıklı çocuktu, deliydi, yerinde duramayan tiplerdendi. Aslında böyle kişilerle arkadaş bile olmazdım ama Barış'la Buğra yüzünden sürekli görüşmek zorunda kalmıştım. Sonradan ona alıştığımı fark etmiştim. Bir zaman sonra gülüşlerine takılmaya başlamıştım mesela. Enerjisi, salak hareketleri hoşuma gitmeye başlamıştı.

Buğra'dan bu zamana kadar çok sevgilisi olduğunu öğrenmiştim. Tabii bu ondan biraz soğumama neden olmuştu. Bana göre Barış güvenilmeyecek biriydi ama yine de bazen bizden olur mu diye düşünmeye başlamıştım ta ki üniversiteyi kazanana kadar. O zaman ayrılacağımızı hatırlamış ve bu düşünceyi kafamdan atmaya çalışmıştım. Ben Barış'a yakından bile güvenemezken aradaki bu kadar mesafeyle hayatta başa çıkamazdım.

Kafamı sallayarak düşüncelerimden sıyrılmaya çalıştım. Hala neden bunları düşündüğümü anlayamıyordum. Ben Ankara'ya gelmiştim, o ise İzmir'de kalmıştı. Bitmişti, bu kadardı.

Kafamı kaldırıp yürümeye devam ettiğimde köşe başından gelen kişiye takıldı gözlerim. Kendi kendime "Çocuğu ne kadar düşündüysem halüsinasyon görüyorum sanırım," diye mırıldandım ve gözlerimi yumup geri açtım ama bir faydası olmadı. Gelen kişi bana doğru yaklaşırken bir yandan da gülümsüyordu. İşte o an emin oldum. Bana doğru gelen kişi gerçekten Barış'tı.

"Senin burada ne işin var?" diye sordum şaşkınlıkla.

"Bende seni çok özledim Bahar," deyip güldü. Kaşlarım çatılmıştı ama hala şaşkındım.

"Ya dalga geçmesene! Burada ne arıyorsun?"

"Evime gidiyordum," deyip gülümsedi.

"Of, dalga geçme. Doğru dürüst cevap vereceksen ver," dedim sonunda sinirlenerek.

"İyi de doğru söylüyorum. Cidden evime gidiyorum," dedi gülmeye devam ederek. Gülüyordu ama kendinden emin bir şekilde konuşuyordu.

"Sizin burada da mı eviniz var?" diye sordum bu sefer.

"Bizim değil benim. Geçen hafta taşındım."

"Barış, ne diyorsun Allah aşkına? Hiçbir şey anlamıyorum."

"Üniversite okumak için buraya taşındım Bahar. Evim de iki sokak ötede," dedi ciddi bir şekilde.

"Sen ciddisin?" dedim sorarcasına. Usulca kafasını salladı.

"İyi ama nasıl olur? Neden buraya geldin? Ayrıca evin nasıl iki sokak ötede?"

Peş peşe sorular sorarken fark ettiğim şeyle daha da şaşırdım.

İKİ YARALI |Tamamlandı|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin