44- mum alevleri

624 124 14
                                    

Nie Huaisang, Wen Ruohan'ı tuzağa düşürme planını ilk ortaya attığında, Wei Wuxian hiç şüphesiz biraz kuşkucuydu. Buna rağmen arkadaşına güvenmiş ve Lan Wangji ile Jiang Cheng'i de aynı şeyi yapmaya ikna etmişti. Tabii ki bundan önce fısıltıların tanrısını bir kenara çekerek eğer A-Yuan'a bir şey olursa, Nie Mingjue'nin bile Nie Huaisang'ı Wei Wuxian'dan koruyamayacağını kesinlikle söylemişti. Nie Huaisang'ın rengi bunu duyunca atmış olsa da, ona ne yaptığını bildiği konusunda güvence verdi.

Bundan memnun olan Wei Wuxian ise onun verdiği talimatları söylenmeden yerine getirdi. Nie Huaisang'ın kurnaz olduğunu her zaman biliyordu ancak bu sefer, fısıltıların tanrısı sahiden kendisini aşmıştı. Tahmin ettiği gibi, Wen Ruohan harekete geçmek için tören sonrasına kadar beklemiş ve bu da, Nie Huaisang'a Jin Guangyao'yu kendi taraflarına çekme fırsatı vermişti. Bu, diğerlerinin planda en çok şüphe duydukları kısımdı ancak Nie Huaisang kısa, fısıldamayla yapılan bir konuşmadan biraz daha fazlasını yapmıştı.

Şimdi en yakın müttefiki tarafından ihanete uğradığı için, Wen Ruohan öfkesini Wei Wuxian'dan çıkarmaya kararlı görünüyor, kılıcıyla diğer tanrıya şiddetli bir şekilde saldırıp, rakibini alt etmek için qi'sini kullanıyordu.

Wei Wuxian başını görünmeyecek derecede hızla aşağı indirip; kılıcın, arkasındaki dolaba girmesine sebep olduğunda, A-Yuan'a odasını mahvettiği için sessiz bir özür göndermişti.

Birçok tanrı, ölüm tanrısı ve güneş tanrısı arasında en güçlü hangisinin olduğuyla ilgili yüzyıllardır spekülasyon yapıyordu. En nihayetinde uzun bir süre sonra ikisi bir savaşa girişmişti ve Wei Wuxian, sıra saf güce geldiğinde Wen Ruohan'ın kendisinden üstün olmasından dolayı sinirlenmişti. Büyük bir farkla kazanmıyordu ancak güneş tanrısı dezavantajlı olmasına rağmen kesinlikle Wei Wuxian'dan daha az efor sarfediyor gibi görünüyordu.

Eğer yüzeyde olsalardı savaş Wen Ruohan'ın lehine olacaktı çünkü yeraltında olduğu için güneşin gücüne erişimi sınırlıydı. Fakat şu an tam tersi, daha güçlü olan Wei Wuxian'dı. Bu, başka bir yerde savaşırlarsa eğer savaşı kesinlikle kaybedeceği anlamına gelmiyordu elbette ancak şimdikinden çok daha zorlu bir mücadele olacağı kesindi. Fakat bu durumdayken bile, Wei Wuxian yavaşça avantaj kaybediyordu.

Ayrıca düğün elbisesini kirletmemek ya da yırtılmasından kaçınmak için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışması da bu duruma hiç yardımcı olmuyordu.

Wen Ruohan ruhsal enerji patlamasından kolayca kaçındığında Wei Wuxian dudaklarını büzdü. Böyle olmayacaktı. Şu anki durumda en iyi ihtimalle bir çıkmazda kalırlar, en kötü ihtimalle de Wen Ruohan, Wei Wuxian'la alay etmekten sıkılıp tüm gücünü açığa çıkarırdı. Tam da düşündüğü gibi, Wei Wuxian en sonunda gizli silahını kullanmak zorunda kalacaktı.

Kılıçları bir kez daha çarpışmış, kıvılcımlar havada uçuşmuştu fakat sonra iki tanrı da geri çekilip, birbirlerine ihtiyatlı gözlerle baktı.

Wei Wuxian sahte bir neşeyle, "Bak ne diyeceğim," dedi. "Sana son bir şans veriyorum. Eğer şimdi vazgeçer ve bir daha A-Yuan'a zarar vermeye çalışmayacağına dair kutsal bir yemin edersen, gitmene izin veririm."

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, Wen Ruohan teslim olmadı.

"Vazgeçmezsem ne yaparsın?" diye alay etti. "Üzerimde bitki yetiştirmesi için kocanı mı çağırırsın?"

Wei Wuxian sırıttı. "Lan Zhan'ın neler yapabileceğine hayret edersin. Öyle görünmeyebilir ancak Lan Zhan'ın güçleri savaş için senin düşündüğünden çok daha uygun. Fakat demin demek istediğim şey bu değildi."

Flowers Blooming in the Dark | wangxianHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin