Bölüm 19: Tutuşmak

686 78 182
                                    

O gece, Xiao Zhan Heaven's Official Blessing okumaya başladı. 

Yibo ile olan kısa konuşmasından sonra aklı yeniden Yibo ile olan, sayılamayacak kadar çok olan anılarında, geçmişlerinde dolanmaya başlamıştı; ama aynı zamanda o anları hatırlamaktan korkar gibiydi.

Yibo'nun yanında yöresinde olmak, fark etmişti, tamamen özeldi. Çünkü şimdi ve ilk kez kendisine dank ediyordu ki, belki de uzun bir süre boyunca bu kadar şanslı olmayacaktı.

Ya da belki de...çoktan kaybetmişti.

Henüz Yibo'nun kollarına atlamaya hazır değildi ama bırakmak da istemiyordu.

O yüzden, aralarında zaman zaman konuşma başlatmaya yeteceğini umduğu bir konu olmasını umut ettiği romanı okumaya başlamıştı. 

Tam da bu yüzden, kitaba başlamasından üç saat sonra, saat sabah dörtte Yibo'ya bir mesaj gönderdi.

"Tian Guan Ci Fu'nun on ikinci bölümündeyim ama hevesim kaçmaya başladı. İyi olduğunu söylemiştin."

Mesajı gönderdikten sonra kitaba geri dönmüş ama pek zaman geçmeden, telefon yanına düşmüş ve Xiao Zhan uykuya dalmıştı.

Ertesi sabah, Yibo'nun cevap verdiğine dair bildirim geldiğinde mutfak masalarında oturmuş annesinin ceviz kırmasına elleriyle yardım ediyordu.

Xiao Zhan yarı kırılmış cevizi kenara fırlatmış ve mesaja bakmak için adeta uçmuştu.

"Başlangıç yavaş ilerliyor ama devam et. Daha iyi olacak. Hua Cheng geldi mi?"

Mesajı birçok defa okumuş ve sonra nasıl cevap vereceğini düşünmeye başlamıştı.

Bilhassa, Yibo ona bir soru sormuştu. Eğer iletişimlerinin devam etmesini istemese o zaman belki de sormazdı?

Başının yan tarafındaki bir sızı, bu konuyu fazla düşündüğünü ona fark ettirmişti.

Buradaki hedefi temel olarak Yibo ile iletişim içinde kalmaktı ve bu roman bu amaca olanak sağlayacaktı. Öte yandan fazla düşünmek ise akıl sağlının bulanmasına sebep olacaktı.

O yüzden telefonu bir kenara koymuş ve işini yapmaya devam etmişti. Bir kase ceviz ayıklandıktan sonra, annesinin itirazına rağmen Xiao Zhan ayağa kalktı. 

"Geri geleceğim," demiş ve odasına ilerlemişti. Vardığında, kapıyı arkasından çarparak kapatmış ve küt küt atan kalbini sakinleştirmek için birkaç derin nefes almıştı.

Beklemek, küçük bir ateşe benzin dökmeye yakın bir şey olmuştu ve bu düşünce üzerine, Xiao Zhan ne olduğunu merak etti.

Fark etti ki artık söz konusu Yibo olduğunda...dikkatliydi.

Tam şu an, Yibo'nun mesajını tekrar okuyacak ve söyleyecek uygun bir şeyler düşünecekti. Aralarındaki sınırları zorlamayan ama ilerki iletişimlerinden de vazgeçirmeyecek bir şeyler. 

Her şeyin daha basit olduğu, bütün bunların farkında olmadığı zamanları arzulayarak iç çekti. Yibo'nun evine dalmasından önceki zamanlar.

Mei Li'nin yorumlarından önceki zamanlar.

Bunlar, kendi kafasından uydurduğu bir baloncuğun içine sarılı olup olmadığını merak etmesine sebep olmuştu.

Yere çöktü, oturacak daha uygun bir yer bulmak için birkaç saniye daha harcamak için gönülsüzdü. Sonra cevabını yazmaya başladı.

"Hua Cheng?"  diye yazdı. "San Lang'ı kastediyorsun değil mi? Xie Lian'ın yanındaki çocuk? Onu şu an Hua Cheng olarak tanımıyorlar ama etraftaki herkes, onun o olduğunda şüpheleniyor. Şu an hala mağaradaki zamanlarını okuyorum."

The Winter Wind | YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin