GİRİŞ

4K 250 58
                                    

8.6.2022


"Aranan bulunur; Mevla da bela da yar da yara da."

. . .

Soğuk suyu yüzüne vurunca biraz rahatladığını hisseden Mir, derin bir nefes alarak doğruldu. Suyun yüzünden aşağı doğru süzüldüğünü izledi bir süre aynadan, sonra yüzüne gözlerinin içine baktı. Donuk duran gözleri daha çok koyulaşmıştı. Yorgundu, uykusuzdu bu yüzden gözerinin etrafında belirgin halkalar bulunuyordu. Lakin bu bedensel yorgunluğu zihin yorgunluğunun yanında neredeyse hiç kalıyordu. Mir önce zihnini dinlendirmeliydi, aklı sürekli iş başındayken bedeni dinlense dahi nafileydi, geçmeyecekti bu yüzünde ki yorgunluk. Havluya uzanıp yüzünde ki ıslaklığı sildi. Sonra tıraş makinasını aldı eline, her gün düzenli olarak tıraş olduğundan yine aynı rutini tekrarladı. İşi bittikten sonra saçlarına kaydı bakışları. Kendini bildi bileli üç numara tıraş olarak kestiği saçlarının da uzadığını gördü ve bugün berbere uğramak üzerine aklının bir köşesine not etti. Yeniden gözlerinin içine baktı, aynaya doğru yaklaşıp yansımasına doğru konuştu.

"Hadi Mir, bir yol bul artık."

Yaklaşık iki aydır düşündüğü tek bir konu vardı ve çıkmazdaydı. Uluslararası bir moda haftasına yakın bir arkadaşı sayesinde marka olarak küçük bir ön gösterim defilesi sunulması üzere davetiye almıştı. Altı yıldır hayalini kurduğu o en uç noktaya dokunmak üzereydi ama onu yukarıya çıkaracak ipi bulamıyordu, sıkışmıştı çünkü markasının ikiz olan tasarımcılarından biri kayıptı. Depresyondaydı Eren ve işi bırakmak istediğini söyleyip duruyordu ama Mir de dâhil kimse onu ciddiye almıyordu ama Eren ciddiydi nitekim ciddi olduğunu da gösterdi ve bir gün aniden ortadan kayboldu sadece geride bıraktığı 'kafa toplamaya ihtiyacım var' diye bir not İle. Mir o zaman Eren'i ciddiye almadığı için kendine çok kızıyordu öyle şuan çok büyük sıkıntıdaydı. İkizlerden biri eksikse diğeri de kendini tekrar etmekten başka işe yaramamıştı bir yıldır ve tüm ülke kendi markasından yeni bir kreasyon beklerken Mir'in ise sadece oturmaktan, bir çare düşünmekten başka yapabildiği bir şey yoktu.

Davetiye iki ay önce eline ulaştığında sevinçten havaya uçması ile aynı anda yıkılması bir oldu çünkü ekip eksikti. Tasarımcının beyni kayıptı ruhu ise tek başına işe yaramıyordu. Mir rakip firmaların tasarımcılarını dahi kendi safına çekmeyi düşünmüştü ama onun markası ile aynı yolda olan tek markanın da tasarımcısı markanın sahibiydi. İkizi olmadığından odaklanamayan ve stres altında olan Erin ise işi bırakmak üzereydi ve Mir bunu bildiğinden kalesinin sallantıda olduğunu biliyordu. Ya yolun sonuna gelmiş bir gerilemeye gidecekti ya da önüne çıkan bu engeli de bir şekilde atlayacaktı. Düşünüyordu. Elde kalan ikizi tatile göndermişti kafa dağıtması için bir ton para harcamıştı ama nafileydi. En yakın arkadaşı olan Boran adamı âşık etmek fikrini öne sürmüştü ve bir süre adama kız arkadaş bulmaya çalışmışlardı ama bu çaba da boşa çıkmıştı çünkü Erin hala ilk aşkını düşünüyor ve çizimlerinde ondan ilham alıyordu. Mir'in başka bir çıkış yolu kalmadığından elinde tasarımcısının fotoğrafı sokak sokak onu aramıştı, magazine defile davetiyesi aldığını bile duyurmuştu belki duyarda geri dönerdi ama hala ses seda yoktu.

Mir eğer bu krizi çözemezse ömrü boyunca kurduğu tek hayali, başardığı tek sermayesi yerinde sayacak belki de yavaş yavaş kaybolup gidecekti ama daha en başından Mir bu markayı yükseltmek, güçlendirmek ve sabit bir saygınlık kurmak amacı taşıyordu. Şimdilik ise ilk basmaktaydı sadece büyümüşlerdi. Bu yüzden uykuları kaçıyordu Mir'in. Ne yapacağını bilemiyor her gün yeni bir çözüm önerisi düşünüyordu. Yine o düşünceler ile aynada kendine bakarken bakışları açıkta olan omzuna kaydı. Uzun bir demir parçasının omzuna dört dikiş atılmasına sebep olan bir izdi bu. Daha on yaşındaydı belki, babasının küçük atölyesinde bir köşede sessizce oturmuştu. Babası Cumali bilindik bir manifaturacıydı. Baba mesleği kumaş alım satım işleri ile uğraşırdı. Kendi memleketinde kendi kumaşlarını üretir sonra da satardı. Babasının eteğinden çekilip kendi atölyesini açtığında işler pek doğru gitmemişti ve bunu sürekli dile getiren Mir'in büyük dedesi onu ziyarete geldiğinde oğlunu borç içinde gördüğünde öfke ile ona saydırmış 'beceriksiz, başarısız' diyerek onu herkesin içinde azarlamış ve elinde ki işlemeli büyük demir bastonu oğluna doğru kaldırmıştı. O an babası karşısında iki büklüm erkesin içinde rezil edilip ve başarısızlık ile itham edilirken Mir'in onuruna dokundu ve gururu incindi babasının yerine. Üstüne birde dedesi bastonunu kaldırıp vurmaya yeltenince dayanamadı, babasının önüne geçerek bir başarısızlığın darbesini üstlendi ve herkesçe beceriksiz diye anılan babasının yerine o baston darbesini yerken ve düşerken omzuna aldığı o yara hayatta aldığı en büyük ders oldu. Babası başarısız olmamıştı ama bir şey de başardığı söylenemezdi. O gün Mir öğrendi ki; 'iyi bir iş çıkamıyorsan o sopa darbesini hep yerdin gerek ailenden gerek de yabancılardan. Elinden gelenin en iyisini yapmalıydın, çok çalışmalı, herkesten önce kalkmalı, işine dört elle sarılmalı ciddiye almalı ve daima bir üstünü hedef almalısın. Başarmalısın.'

BEDAHŞANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin