<seventeen; fake lovers! or... secret lovers?>

633 79 82
                                    

"Okul çıkışı size gelelim mi?" Soobin kendisine sorulan soruyla ona bakan küçüklerine döndü. Ne cevap vermesi gerektiğini bilmiyordu. Hep beraber Taehyun'u görmeye gideceklerini sanıyordu, öyle anlaşmışlardı.

Görüldüğü gibi sadece lafta anlaşılmıştı. Şu an hiçbiri Taehyun'u düşünmüyordu. "Hayır siz ikiniz Taehyun'un yanına gideceksiniz. Biz de Soobin'le eve gideceğiz." Yeonjun da bunu Taehyun için söylememişti. Sadece kendisini düşünüyordu.

Eğer Taehyun'u görmeye gidecek olurlarsa Soobin'in evine gidemeyeceğini biliyordu. Bunu istemiyordu. Bir kaç gündür Taehyun'u görmeye gidiyorlardı ve hastaneden çıkmaları geç saatleri buluyordu.

Açıkça dillendirip itiraf edemiyor olsa bile kendine yalan söyleyemezdi. Sadece kendini ve ihtiyaçlarını düşünüyordu. Taehyun'un en yakın arkadaşı olması ihtiyaçlarından önemli değildi, umursamıyordu.

Yaptığı şeyin kulağa bencilce gelmesini de umursamıyordu. Umursamaz bencilin teki olması da zaten umrunda değildi. Kim ne derse desin o, gereğinden fazla umursamaz biriydi. Tabii, tavırları kişiye göreydi.

Şu an düşünebildiği tek şey bedeninin her yerine dokunmasını istediği ellerdi. Dışarıdan bakıldığı zaman diğerleriyle konuşuyormuş gibi gözüküyordu. Soobin dışında herkes Yeonjun'un küçükleriyle gerçekten ilgilendiğini sanabilirdi.

Yakından bakıldığı zaman durum epey farklıydı ve birazcık aklı olan biri bile bunu anlayabilirdi. Yeonjun onlarla gelmek için ısrarlı olan iki çocuğu da baştan savma bahaneler ile hastaneye göndermişti.

"Çok inatçılar." Bir anda yalan makinesinden iyilik meleğine dönüşen Yeonjun'a şaşkın bakışlarla baktı Soobin. "Sevişmeyi bu kadar çok istediğini bilmiyordum." İmalı ses tonuyla konuşup önden yürümeye başladı.

"Okulda çıkan dedikodulardan haberin yok mu?" Kafasını yanında yürüyen Yeonjun'a çevirdi. "Ne dedikodusu?" Eliyle saçını geriye doğru tarayıp konuşmaya devam etti Yeonjun. "Haberin yok muydu? Kızlar elinin uzunluğundan aletinin kaç santim olduğunu tahmin etmeye çalışıyor."

"Yaptıkları tacize girmez mi? Daha rahatsız edici bir şey olamazdı."

Yeonjun kendini tutamayıp seslice gülmeye başladı. Soobin sahte endişesiyle ve şaşkınlık dolu bakışlarıyla yanındaki oğlana baktı. Konuşurken sırıtmamak için dudaklarını birbirine bastırdı. "Bu kadar komik olan ne?"

"Sorgulamadın bile. Bana bu kadar çok mu güveniyorsun?"

"Hayır, söylediklerinin yalandan ibaret olduğunun farkındayım." Yeonjun hoşnutsuzca yüzünü buruşturdu. Kandırıldığını anlayınca adımlarını hızlandırıp Soobin'le arasına mesafe koydu.

Gülerek adımlarını hızlandırdı ve Yeonjun'a yetişti. "Küçük bebeğim bugün niye bu kadar alıngan? Sütünü içmeden mi güne başladın yoksa?" Yeonjun, Soobin'in ima barındıran sesinden dalga geçildiğini anlayabiliyordu. Yüzüne sahte gülümsemesini yerleştirdi ama kırıldığını hissediyordu.

Canını yakan üstün körü söylediği şeyler değildi. Cümlelerinin altında yatan, sadece ikisinin anlayabileceği gerçeklerdi onun canını yakan. Söyledikleri sadece şakayla karışık sözler değildi.

Besbelli onu aşağılıyordu. Onunla oynuyordu. Oyuncağı gibi kullanıyordu. Tüm bunların farkında olmasına rağmen bırakamıyordu. Aptal olduğunu düşünüyordu ama bırakmak istemiyordu.

Vücudunda hissetmeyi sevdiği çoğu şeyi ezbere biliyordu Soobin. Yeonjun'u da yaptıklarıyla etkisi altına alıyor ve onu kandırıyordu.

Zaten en başından beri arkadaşının planları yüzünden bu hale gelmişlerdi.

Plan A | Taegyu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin