Bölüm 23: Haberler

555 69 89
                                    

"Bu randevuyu tam olarak kimin için ayarlıyorsun?"

Ani bildirim üstüne Xiao Zhan telefonundan okuduğu "Heavens Official Blessing" romanından kafasını kaldırdı. 

İç çekmiş ve Li Ping'in mesajına cevap verebilmek için WeChat'i açmıştı. 

"Randevuyu ayarlayan ben değilim, ayrıca kim olduklarını bilmene gerek yok. Sadece geldiklerinde yardım et tamam mı? Ve barını kullanmamıza izin verdiğin için tekrar teşekkür ederim."

"Bana teşekkür etmene gerek yok," Li Ping geri cevap yazmıştı. "Bu geceliğine bana mekanı kapattırdığın için kabarık bir hesap çıkardığıma emin olacağım."

"Bu benim problemim değil," Xiao Zhan cevap vermişti. "Randevudaki insanlar onu hallederler."

"Yemek ne olacak?" Li Ping sormuştu. "Bir şey yemeyecekler mi, yoksa sadece içecekler mi?"

Xiao Zhan yüksek sesle inledi. "Li Ping, bunlar gerçekten benim problemim değil. Onlara bağlı, ayrıca onlara çoktan senin mekanının adresini gönderdim."

"Yani gerçekten bu randevuyu ayarlayan sen değil misin?"

 Bir dizi küfür Xiao Zhan'ın ağzına kadar gelmiş ama şükürler olsun ki ağzındakileri sayamadan kendini tutmuştu. Nedeni babasının çok yakında olmasıydı. İkisi de akşamı tembelce koltukta geçirdiğinden babası onunla aynı koltukta oturuyordu.

Sonrasında WeChat'i bırakmış ve kitabına dönmüştü. Fakat o bir paragraf bile okuyamadan yeni bir mesaj gelmişti. Bu seferki Mi Mi'dendi. 

"Xiao Zhan! Kafayı yiyorum."

Xiao Zhan mesajı görmezden gelmişti.

Ama çok geçmeden, birkaç tane daha mesaj gelmişti ve o kadar hızlıydılar ki kaybolmadan önce bildirimlerin hepsini zar zor okuyabilmişti. 

Aniden, yan tarafından yumuşak bir tekme yemiş ve ani saldırı onu korkutmuştu.

"Şu şeyi niye öttürüp duruyorsun? Dikkatimi dağıtıyorsun!" Babası kar leoparları ve altın maymunları hakkında bir belgesel izliyordu o yüzden sürekli gelen bildirimlerin onun için inanılmaz dikkat dağıtıcı olması kaçınılmazdı. Xiao Zhan babasına sevimlice gülümsemiş, telefonunu sessize almış ve Mi Mi'nin derdinin ne olduğunu görmek için WeChat'e girmişti. 

"Ne giyeceğimi hiç bilmiyorum. Yibo'nun rahat mı yoksa birazcık daha resmi mi giyinip giyinmediğini biliyor musun?  Ona bir sorup bana yardım edebilir misin?"

"Off! Randevuya iki saat kaldı ama ben hala onun için ne sipariş vereceğime karar veremedim. Ne sever ki? Bütün Baidu'ya baktım ama herkesin dediği tek şey kişniş. Lanet bir ot yani! Yibo ne seviyor? Pilav? Congee? Noodle? Yoksa sadece kişnişli hotpot mu sipariş etsem? Baharatlı mı yoksa tatlı olan yemekleri mi sever? Xiao Zhan! Yardım etsene bana."

Xiao Zhan mesaja dik dik baktı ve yüzüncü kez bu işin içine dahil olduğuna pişman oldu.

"Kafayı kaçırmıştım herhalde."

Babası bir kez daha onu ayağıyla dürtmüş ve bunun üstüne o da zevkle adamın bileğine hafifçe vurmuştu. 

Babası sordu. "Ne oluyor?"

"Yine ve yine fazlaca nazik olarak kendi mezarımı kazıyorum?"

Babası dalga geçercesine dudak büktü. "Ne kibarlık ama."

"Mi Mi," Xiao Zhan yazmıştı. "Lütfen bunları Yibo'ya sor. Ben gerçekten dahil olamam."

"Ne?!"  Kadının cevabı ışık hızında geldi. "Bende WeChat'i yokken ben ona nasıl sorayım?"

The Winter Wind | YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin