Bölüm 25: Yanmak

823 72 128
                                    

"Yibo," Xiao Zhan seslenmiş, sesini tutabildiği kadar alçak tuttuğuna emin olmuştu. "Gerçekten seninle kavga etmeye çalışmıyorum."

Şu anda annesinin onlara verdiği bir sonraki görev olarak Japon hurmalarını kesiyorlardı. Akşamı huzurlu geçirebilmeleri için belki de sessiz kalmak daha akıllıca olacaktı fakat birbirlerinin yakınındayken Yibo'yla konuşmamak Xiao Zhan için çok anormaldi. 

Sanki bir dengesizlik varmış gibi, sanki dünyasında bir yanlışlık varmış gibi hissettiriyordu.

Öte yandan Yibo sessizlikten memnundu, bu yüzden sonunda ona cevap verdiğinde Xiao Zhan inanılmaz rahatlamıştı.  

"Gerçekten mi? Yiyecektim az daha ya."

Cevabı tam olarak tatlı veya hoş bir cevap değildi ama Xiao Zhan bunun için minnettardı. Özellikle de Yibo konuşmaya devam ettiğinden.

"Bazen sen sanki beni hiç tanımıyormuşsun gibi hissediyorum. Bu ya böyle ya da bilerek beni yanlış anlamaya çalışıyorsun."

Xiao Zhan tek kelime etmedi, onu gerçekten dinlemek istediğinden Yibo'nun konuşmaya devam etmesini umuyordu.

"Aramızdaki ciddi çizgileri aştığımı biliyorum ama başından beri daima sana karşı açıktım ve senin bunu görememen canımı yakıyor."

Xiao Zhan'ın cevabı otomatikti. "Görebiliyorum Yibo. Gerçekten görebiliyorum."

"O zaman niye bu kadar savunma halindesin?" Yibo durmuş, ona dönmüştü. Xiao Zhan'ın bakışları onunkilerle buluşmuş ve gözlerinin içindeki acıyı gayet açık görmüştü. Buna bir cevabı yoktu.

Yibo devam etti, ses tonu hafiften dengesizdi. "Sanki benim seni manipüle ettiğimi düşünüyormuşsun gibi."

Yibo'nun gözlerinin kenarları kızarmıştı ve bakışlarının yoğunluğu altında Xiao Zhan nefes almaya cesaret edemiyordu.

Gözlerini kırpıştırmaya bile korkuyordu.

"Zhan-ge, yapmıyorum. Gerçekten yapmıyorum. Yalnızca seninle uğraşıyorum çünkü seninle uğraşmak istiyorum. Yalnızca seninle konuşuyorum çünkü seninle konuşmak istiyorum. Ve...kalbimde olanı söylüyorum çünkü kendimi hiçbir zaman senden saklamak istemiyorum. Ben seni manipüle etmeye çalışmıyorum...ben sadece..." nefes aldı. "Bir tek sensin. Kendisinden saklanmak istemediğim tek kişi sensin. Lütfen bunu benden alma. Sana olan ilgim konusunda...geri adım atacağım fakat...seninle birlikteyken konuşmadan önce düşünmek zorunda kalmak istemiyorum. Bunu zaten başka her yerde yapıyorum. Çocukluğumdan beri yapıyorum. Çok uzun zamandır yapıyorum."

Xiao Zhan'ın gözleri sulanmıştı ve ona dokunmak istiyordu.Onu teselli etmek için elini onun yanağına koymak istiyordu ama annesinin burada onlarla birlikte olduğunun farkındaydı.

Xiao Zhan, "Biliyorum," dedi.

Ve gerçekten de biliyordu.

İlk kez, Yibo'nun gerçekten de onu manipüle etmediğini açıkça görebildiğini düşünüyordu, fakat aynı zamanda farkında bile olmadan, onu manipüle de ediyordu. Yibo o kadar saf kalpliydi ki, "Bir tek sensin. Kendisinden saklanmak istemediğim tek kişi sensin..." derken Xiao Zhan'a kalbini açtığını ve o kalbin sevgiyle dolu olduğunu fark etmemişti bile.

Bu, Xiao Zhan'ın ödünü koparan ve korkarak kaçırtan türde bir sevgiydi, çünkü söz konusu Yibo olduğunda bir şeyler onu geride tutuyordu. Ve Yibo'nun apaçık, dürüst, güven dolu haline bakınca bunun ne olduğunu fark etmişti.

Bu Yibo'nun hakkındaki en güzel, fakat aynı zamanda da en tehlikeli şeydi.

Ve Xiao Zhan daha önce bundan dolayı yanmıştı. Ayrıca içten içe, fark etmişti ki Yibo'yu bunun için affetmemişti ve hiç affeder miydi bilmiyordu.

The Winter Wind | YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin