BÖLÜM 8

16.8K 704 130
                                    

"İstanbul! Biz geldik! Sevgililerin geri döndü!" diye bağırdığımda yanımızdan geçen birkaç araba korna basmıştı. Etrafa bakmak için arkamı döndüğümde dikkatimi çeken şeye gözlerimi kısarak baktım. Önüme döndükten sonra kafamı eğip arabadakilere doğru seslendim.

"Takip ediliyoruz!"

"Kim?!" Kerim hızını arttırdığında sormuştu. "Baran!" dedim, ona cevap verirken. Kerim, dediğimi duyduğunda eski hızına geri dönmüştü. "Bas, Kerim bas! Takip edecek bizi kesin! Bizden önce evden çıktı. Nasıl arkamızda olur? Arkana baksana, onun arabası işte!"  Sesimi onlara duyurmak için bağırıyordum.

"Abimi arayayım ben, sanmıyorum takip edeceğini ama," dedi Dilan, telefonunu çantasında ararken. Emir, kafasını kaldırıp bana bakmıştı. "Kızım, neden takip etsin Baran abim ya, delirme." Oflayarak koltuğa geri oturmuştum. "Dilan, arama sakın. Kerim sağa çek. Sende," Kerim sıkıntıyla nefes verip dediğimi yaparak sağ sinyalini yakıp yavaşça sağa doğru kaymıştı. Arabayı durdurup dörtlü sinyallerini yaktığında Baran yanımızdan geçip biraz önümüzde o da sağa çekmişti. "Bak, ben dedim size," dedim, haklı olduğumu gördüklerinde. Kerim arabadan inerken bende ayağa kalkıp gövdemi yine camdan çıkardım.

Baran en sonunda arabasının kapısını açıp inmişti. "Sorun mu var?" dedi, bize doğru yürürken. "Sana sormak lazım. Bizimle partiye mi gelmeye karar verdin? Uğraşmasaydın, adresi mesaj atardık." dedim, beni duyması için sesimi yükseltirken. "Beren!" diye uyardı Emir. "Ne?" dedi Baran, sakince sorduğunda gözlerimi devirmiştim. "Diyorum ki, takip etmene gerek yok. Gelmek istediğini söyleseydin davet ederdik!" 

"Sizi takip etmiyorum." Sakin konuşuyordu ama sinirlendiğini fark ediyordum. "Beren senin arkadan geldiğini görünce, sağa çek dedi Baran abi. Yoksa-" Kerim'in lafını Baran bölmüştü. "Sorun yok, arkadaşın şehir merkezine giden tek yolun bu olduğunu unuttu sanırım. Eğlenmek isteseydim bir avuç gencin zorla ayarladığı aptal bir partiye gitmezdim." dedi Kerim'e bakarken. Kerim'e bakıyordu ama lafları banaydı. 

"Haydi geç kalmayın, saat on ikiye kadar izniniz var, vakit kaybediyorsunuz." dedi, cevap vermemizi beklemeden. Arkasını dönüp arabasına doğru ilerlerken onun göremeyeceğini bilerek orta parmağımı kaldırmıştım. Dilan telaşla nefes alıp sırtıma dokunmuştu. "Beren, abim görmesin." dudaklarımı büzüp sinirle yerime oturmuştum. "Lafını soktu valla Beren, rezil oldun." dedi Emir, Kerim arabaya binerken. "Ne rezil olacağım, takip ediyorum demeyecekti zaten. Planını bozduk. Önden o gitsin."

"Beren, yanlış anlamanı istemem ama... Abimle ters düşmeni istemem." gözlerimi devirip kafamı cama doğru çevirdim. "İyi... Bir şey demedik,"


☾ ☾ ☾


"Ne?! Nasıl gelebildiniz?!" diye bağırdı Sude, kapıda bizi gördüğünde oturduğu yerden çığlık atmıştı. "Hande nerede? Onu geberteceğim ben... Neyse, sonra. Millet, grubun yeni kanı, Dilan! Dilan, bunlar da grubun geri kalanı!" dedim, kapıyı açan Aytuğ'u kenara iterek. Herkes bu arada Dilan'a ayrı ayrı selam verirken, Sude hemen yanımıza gelmişti. 

"Hande yukarıdaymış. Sen onun yanına gitsen iyi olur. Ben Dilan'ı bizimkilerle tanıştırırım." dedi Kerim, bana bakarak. Dilan'a döndüğümde beni kafasıyla onaylamıştı. "Sen git. Rahatım ben." Dilan gitmemi söylediğinde bir ona bir de Kerim'e baktıktan sonra ceketimi Aytuğ'a verdim. Merdivenlere doğru hızla ilerleyip diğerlerine seslenmiştim. "Geleceğim hemen, merak etmeyin." 

Yukarı çıktığımda Hande'nin, Sude'nin odasında olacağını düşünerek Sude'nin odasının kapısını açmıştım. Kapıyı açtığımda karşılaştığım manzaraya şaşırsam da belli etmeden içeri girip kapıyı kapattım. Hande yatakta uzanmış burnunu çekerek ağlıyordu. Ayaklarının ucuna oturup ona döndüm. "Ne oldu?" 

HERANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin