8. "Gelinim"

21.9K 1K 380
                                    

Merhaba ballarım

Haydi keyifli okumalar. Bol yorumlar...

"Oğlum eğer kızla evlenmeyeceksen, bu evde kalması doğru olmaz. Bize, ailemize yakışmaz. Bütün Kıbrıs öğrendi. Ne zaman evleneceğinizi sorup duruyorlar. Eğer ciddi değilsen kızı oyalama." Kadir Bey'in sesini işitir işitmez, hızla merdivenlerden aşağıya inmeye başladım.

Adımlarımın sesini duyan herkes bana bakarken ben direkt Demir'e baktım. Demir kara irislerini benden çekerek, "Dede düğün hazırlıklarına başlayın. Biz evleniyoruz." Dediğinde üstüme kaynar su döküldü.

Ben, Demir ile evlenecektim. Hem de iznimi almadan.

🖤

Şaşkınlıkla Demir'e bakarken, bana yaklaşıp tam karşımda durdu. Aramızda küçücük bir mesafe vardı ve ben koca bedeninden dolayı kimseyi göremiyordum. Elini saçıma çıkartacakken birden duraksayıp havadaki elini yavaşça indirdi. "Küçük aslan, sorun çıkartma. Yukarıda konuşuruz." Diye fısıldadığında, alayla gülümseyip, "Ben evlenmeyi kabul etmiyorum!" Dedim yüksek sesle. Demir ne yapmaya çalıştığımı anlamadan bana bakarken, "Demir Arsalan, beni buraya kadar getirdin bir şey demedim ama bu kadarı fazla. Benim fikrimi almadan benimle evlenemezsin! Elalem ne diyorsa desin! Bana ne?!" dedim sertçe.

"Zümra baş başa konuşalım." Demir sinirle bana bakarken. Omuz silkip Kadir Bey'e baktım, sonra bakışlarımı teker teker odadaki diğer kişilere çekip, en son Demir'e baktım. Herkes şaşırarak ban bakarken, Valide Hanım mutlulukla bize bakıyordu.

Kötü kaynana ne olacak! Hah!

"Seninle evlenmem için beni ikna et Demir Arslan." Dedim ve arkamı dönerek yukarıya ilerledim. Orda her şeyi söylememek için kendimi zor tutmuştum. Demir yatsın, kalksın hain planım için dua etsin. Amcam olmasaydı bu canavarın yanında bir saniye bile beklemezdim. Ne annem için, ne de babam için. Anneme olan bağım ne kadar kuvvetli olsa bile beni bırakıp gittiği için, bir tarafım ona hem kırgın hem de kızgındı. Her ne olursa olsun bir anne, çocuğunu bırakıp gitmemeli!

Babam ise her haliyle kalp ağrım olmuştu. Kalbimi hunharca kıran ilk kişi olarak bana izini bıraktırmıştı. Sonra ise defalarca hiç düşünmeden kalbimi un ufak etmişti. Ama salak kalbim hâlâ onları seviyordu. Hâlâ onlar ile ilgili kalbimin köşesinde bolca sevgi barınıyordu. Evlat işte. Allah nasıl anne ile babaların kalplerine evlat sevgisini yerleştiriyorsa, biz evlatların da kalplerini anne, baba sevgisiyle dolu, dolu yapıyordu.

Tamam Zümra konu bu değil!

Sinirle odama girdiğimde, kapıyı kilitleyip yatağıma girdim. Benim bütün haklarımı elimden almaya çalışan bir adet öküze haddini bildirmeliydim. Kendini ne zannediyor ya? Öküz! Hödük! Boğa!

Hayvanlara yazık ya Zümra!

Sus be! Seninle mi konuşuyorum sanki!

Kapının kulpu hareket edince bakışlarım kapıya kaydı. "Zümra aç şu kapıyı." Demir kapıyı zorlarken, yüzündeki siniri tahmin edebiliyordum. "Aç şu aptal kapıyı yoksa kırarım! Zümra sana k-" Sözünü kesen kapıyı hızla açmam olmuştu. Yüzü sinirden gerilirken, boynu kızarmış ve burnundan solumak yerine bu sefer ağzından soluyordu. "Kime hava atıyorsun sen? Hı?!" Sinirle üstüme yürüyünce kapıdan çekilip, "Bana sakın dokunma! Ne söyleyeceksen söyleyip git. Uyumak istiyorum." Dediğimde içeri girip yatağıma oturdum. Peşimden içeri girip kapıyı kapatmakla yetmeyip yine kilitleyip bana baktığında. Konuşması için bekledim.

ZümraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin