30. KORKULAR 💌

26 3 0
                                    

Arthur'a,

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Arthur'a,

Sana karşılı öfkeli olsaydım şayet seni bu kadar övebilir miydim? Bu konuda açık olacağım, yanılıyorsun. Barizce ortada olup söylemediğim şeyleri tahmin yoluyla kafanda kesinleştirme lütfen.

Arthur, mektubunu elime aldığımda heyecanını okumayı dilerdim fakat gördüklerim en az enin kadar beni de korkuttu. Daha öncesinde -bu zamana yakın olduğu için yazıyorum- sizin zümrenizde alevlenen tartışmayı hatırlıyorum. Aramızda kilometrelerce mesafeye rağmen o zaman içimde büyük bir korku beslememiştim.

Hiç hoşuna gitmeyebilir belki ama zengin zümresi demiştim. Sonuçta çok sık tartışma çıkıyordu aranızda. Bu sefer bahsettiğin tartışma diyebilecek hatta kısıtlayabileceğimiz bir kavram değil.

Harp dedin...

Nefes alışverişlerim sıkılaştı. Bizim hangi tarafta olduğumuzu bilmiyorum. En azından ben, annem ve kardeşlerimin. Babam hakkında aynı cümleleri kurmak isterdim. Babam konusu kafamda net değil. Kendisi şu sıralar geçim konusunda çok sık dert yanıyordu ve her an birilerinin ateşiyle kor olup savrulabilir.

Kendim için korkmuyorum dersem yalan söylerim. Ondan daha önemlisi senin için korkuyorum. Güzel duygularımızın karşılıklı oluyor olması huzur vericiydi keşke korkularımız karşılıklı el ele tutuşmasaydı.

Vierdale Nehri... Gece vakitlerinde gökyüzüne baktığımızda yıldızların en parlak gözüktüğü bölge. Buluşma noktamızı güzel seçmişsiniz.

Arthur harp içinde iki tarafta kaybedecek. Dediklerine katılıyorum. Ben de seni kaybetmek istemiyorum. Tıpkı içime su serpen o cümlelerin gibi. Cümlelerin çok mutluluk verici. Durumumuz iç açıcı olsaydı buna vereceğim tepki daha büyüktü. Büyük bir sevinç ve kalp çarpıntısıyla karşılayabilirdim.

Arthur söylesene bana, bu planları nasıl gerçekleşmeden böylesine çabucak öğreniyorsun?

Köy ve tarla sakinlerinin isyan başlatıp sizlere büyük zararlar vermesine karşıyım. Haksız bulduğum konu bu. Ağır yaşam şartlarında çalışıyorlar. Tarla sahibi olmayan köy halkının içindeki işçiler ucuza çalıştırılıyor. Tarla sahipleri köy halkı ise zengin tüccarlardan bazı alım satım işlerinde sık sık kavga ediyorlar. Komşumuz Thomas amca geçen gün babama dert yanıyordu. Zengin bir tüccarın sattığı un çuvalının içinden undan çok böcek çıktığını üstelik kendisinden fazla para talep ettiğini söylüyordu. Siz buna ne diyeceksiniz?

Yaşlı Thomas amca ise un çuvalının üst kısmında gördüğü temiz unlara kanmış, fazla parayı ödemiş, eve götürüp karısı Julia teyzeye gösterdiğinde gerçek ortaya çıkmıştı.

Tabiki bir yanlışla tüm zengin ve soylu insanları kötüleyemiyorum böyle bir şeyi hiç kimse hak etmez ama sence de son zamanlarda bu tip hadiseler çok daha fazla yaşanmaya başlamadı mı? Bir dur demek gerekiyordu ama bu yöntemle değil.

Endişelerimizin ikimiz tarafından da son bulmasını büyük bir istekle diliyorum.

Tanrım bizim için kolaylıklar diliyorum.

Canımız yanmadan...

Haberlerini bekliyor olacağım.

Gözlerinize bir gün yakından bakacak olan,

-Mia.

SATIRLARIMDAN BİR SEN GEÇTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin