Bölüm 28: Çatlak

826 75 76
                                    

Ailesiyle yemek, en hafif deyimiyle, tatsız bir mevzuydu. 

Bunun, yalnızca ikisi arasında huzurlu ve hatta eğlenceli bir "randevu" olması gerekiyordu fakat sonra annesiyle babası, kısmen Yibo'nun açıklanamayan düşüşünden dolayı, onlara katılmaya karar vermişti. 

"Biz de sizinle birlikte ördek yiyeceğiz," dedi annesi, babası koca bir tabak pilavı yerken. "Yine acıktım."

Diğer yandan Xiao Zhan ise, değildi. 

Yemeğin tadına bile bakamamıştı, çünkü yemek boyunca ve annesiyle babası Yibo'yla sohbet ederken, tüm yapabildiği tamamen büyülenmiş bir şekilde onu izlemekti. Sonunda Mi Mi'nin onunla olan randevusunda "Tadını çıkarmak istediği tek yemeğin Yibo," olduğu yorumunda ne demek istediğini anlamıştı. 

Canı gönülden katılıyordu.

Çocuk saf, som bir zevk kaynağıydı. 

Bütün kalbiyle ve bedeniyle konuşma şekli, utandığında ya da sıkıldığında kirpiklerinin pır pır edişi ve alçalışı.

Bir an sessizken diğer an zahiren susamayışı ve en önemlisi, sanki onlar kendisinin ebeveynleriymiş ya da kayınvalidesiyle kayınbabasıymış gibi annesiyle babasının isteklerini yerine getirme ve büyük saygıyla konuşma şekli. 

Xiao Zhan bu düşünce üzerine kendine sessizce gülmeden edememişti.

Bu fikir sadece birkaç hafta önce kendisine gülünç gelebilirdi fakat sanki Yibo hayatında bir kez daha şiddetli bir fırtına gibi girmiş ve her şeyi doğru yöne doğru çevirmişti. Yoksa başaşağı mıydı? Açıkçası...hala karar veremiyordu ve sorun da buydu.

İç çekerek, başını Yibo'nun gülüşünden uzağa çevirmiş ve içmek için bira kutusunu almıştı. Kutuyu bıraktığında, Yibo'nun onu izlediğini fark etti, bakışları kısılmıştı, fakat şimdiye kadar hep böyleydi o yüzden hızlıca başını çevirmişti.

Xiao Zhan için ne birbirlerinin ne kadar farkında oldukları oldukça şoke ediciydi. Sanki biri altında ateş yakmış da kanı sürekli kaynıyormuş gibiydi.

Mei Li haklıydı. Yibo'dan önce çekimin ne olduğunu bildiğini sanmış, fakat yanılmıştı.

Kesinlikle hiçbir şey bilmiyordu, çünkü şu anda Yibo'ya karşı hissettiği şey kıyamet sonrası seviye bir azaptı.

"Zhan Zhan iyi misin?" annesi sormuştu. "Çok sessizleştin."

"İyiyim," diye cevap vermiş ve düşünmeden elini Yibo'nun uyluğuna yerleştirmişti.

Dokunuşu üzerine Yibo'nun derhal kaskatı kesildiğini hissetmişti ve aslında bunu yapmasına gerek olmadığı düşüncesi kendisine cereyan ettiğinde elini çekip özür dilemeye niyetlenmişti. İkisinin de dolu programları dolayısıyla, kim bilir bir daha ne zaman çocukla doğru düzgün vakit geçirebilecekti? Şimdi yapabildiğinden dolayı, niçin ona dolu dolu eziyet etmesindi ki?

Zaten onu öperek neredeyse pantolonuna boşalmasını sağlamıştı, yine onu öperek yere yıkılmasına neden olmuştu, öyleyse onu anne babasının önünde okşamak ne kadar acımasız olurdu ki? Sonuçta, elleri masanın altındaydı; yani Yibo sakin kalabildiği sürece annesiyle babası bundan bir haber olacaklardı. 

Fakat öte taraftan mevzu bahis kendisi olduğunda Yibo'nun sakinliğini korumak konusunda kanıtlanmış bir başarı geçmişi yoktu. 

Hm. Bu ona tereddüt ettirdi.

Ama sonra bir kez daha, Yibo babasının söylediği bir şeye sırıtmış ve Xiao Zhan'ın şeytanlığı bir kez daha canlanmıştı. Çocuğun saltanatının birkaç çentik aşağı indirilmesi gerekiyordu.

The Winter Wind | YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin