chapter 30

135 23 0
                                    



"Altı yıldır kimseyle yatmamışken neden hala yanında prezervatif bulunduruyorsun?" Doyoung işaret parmağıyla Jaehyun'un kaburgalarının üzerine daireler çizerken sormuştu.

"Her olasılığa karşı hazırlıklı olmalıyım." dedi Jaehyun mahcup bir şekilde.

"Seks için bile mi?!" Doyoung'un gözleri irileşmiş kaşları havaya kalkmıştı.

"Bana her şeyi öğreten adam, ne zaman ne ile karşılaşacağımız tahmin edilemez olduğu için her zaman üzerimizde prezervatif taşımamız gerektiğini söylerdi. Kısaca meşgulken siklerimizi pantolonumuzda tutamıyorsak bari herhangi bir hastalık kapmamamızı tercih ettiğini söylerdi.  Ayrıca mesleği bırakmayı planlamıyorsak eğer, birini hamile bırakmak onun teşvik ettiği bir şey de değildi."

"Ne yani tetikçilerin veya suikastçıların çocuğu olamaz mı?"

"Olabilir, ama o tetikçilerin bizim patronumuz için çalışan tetikçiler olmayacakları kesin. Onun babası da bir tetikçiymiş ve o da bu şekilde aynı mesleğe girmiş. Babası yüzünden başka bir seçeneği olmadığını hissettiğini söylerdi hep, sanırım bu yüzden başka kimseninde aynı durumda kalmasını istemiyordu. Bu konuda hiç bir şey söylemedi ama Yangyang ve beni de bu işe karıştırdığı için suçluluk duyduğunu biliyorum. Biz gençken, yatılı okula gitmemiz ve ondan uzaklaşmamız için sürekli imkan yaratmaya çalışıyordu, böylece biz de bütün bunlara maruz kalmayacaktık. Sonrasında da daha iyi işlere ve hayatlara sahip olabilecektik. Ama Yangyang ve ben evden ayrılma riskini almak istememiştik böylece o konuda kapanmıştı. Ve bence, derinlerde, kabul etmek istemese bile, onun etrafında olmamıza ihtiyacı olduğunu o da biliyor ama kabullenemiyor."

"Senin hiç seçeneğin olmamasına üzüldüm."

"Hayır ben bir seçeneğe sahiptim, bize seçenek sunmuştu."

"Bu işten nefret ettiğini söylemiştin, peki neden..." diye meraklı bir şekilde yöneltti, cümlesinin sonuna doğru sesini azaltıp cevap beklemişti bir yandan da çenesini Jaehyun'un göğsüne dayayarak ona bakıyordu.

"Ben... evet ben nefret ediyorum. Ama gençliğin verdiği aptallıktan olsa gerek bu işin bana uygun olup olmadığına kendim karar vermek istemiştim hem de bizi bir çok kere uyarmasına rağmen. Keşke dinleseydim." Yıllar geçmesine rağmen Jaehyun'un hissettiği pişmanlık boğazının düğümlenmesine fazlaca yetiyordu. "Birini öldürdükten sonra hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Hayatın boyunca bir gözün açık uyumak zorundasındır artık. Benim yaptığımı yapmak istemezsin Doyoung."

"Bana ilk kez böyle sesleniyorsun. Adımla, kendi başına yani." Doyoung'un sesi, Jaehyun'un alnındaki çatık çizgileri okşayarak yumuşamıştı.

"Sanmıyorum."

"Ben senin için her zaman başına iş açmış bir 'çocuktum'." Doyoung bunu söylerken burnunu kızgınmışcasına buruşturmuştu.

"Pekala, günlerce adımı sana söylemem için beni kovalayıp sonra da sevişirken bana bayım dediğine inanamıyorum ben de."

"Kafamda o kadar uzun zamandır 'bay' diye geçiyordun ki sana öyle demeyi bırakmak çok zor ve o zaman gerçekten dikkatim dağılmıştı." Doyoung kendini savunduktan sonra gülmüştü ve devam etmişti. "Sana böyle seslenmem seni yaşlı bir adam gibi mi hissettirdi?"

"Beni yaşlı bir adam gibi hissettirdi mi bilmiyorum ama kendimi tamamen çekici hissetmememe neden oldu."

"Zannettiğinden çok daha fazla çekicisin." dedi Doyoung, bir bacağını Jaehyun'un kalçalarına atıp tam üstüne uzanırken. Üzerine yüklenen başka bir vücudun ağırlığı Jaehyun'a derin bir rahatlık hissi vermişti ve bunun Doyoung olduğu gerçeği çok garipti, onu sadece kısa bir süredir doğru düzgün tanıyordu, peki neden Jaehyun'u bu kadar tamamlanmış hissetmesine sebep oluyordu?

while we are in love + dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin