30| "Benim sesim, kalbim ve buraya gelme cesaretim."

433 60 95
                                    

"Kedi!"

Dükkanın önünde elindeki mama torbasıyla beklerken bir kez daha seslendi. Ama bu seferki daha yüksek sesliydi ve huysuzca ayağını yere vurduğunda ayağından çıkan tok ses de kendisine eşlik etmişti.

"Çok acil bir bak buraya!"

Uzaktan  miyavlama sesini duyduğu kedi nihayet duvar kenarından kafasını uzatıp baktığında eliyle yanına çağırdı onu. Bu sırada karşısında dediklerinin her kelimesini anlayacak bir insan varmış gibi söylenmeye devam ediyordu.

"Ölsek kalsak hiç haberin olmayacak. Hainliktir bu, alçaklıktır."

Kedi onu umursamadan elindeki mama torbasına uzanmak istediğinde onu yükseğe kaçırdı. "Vay açgözlü vay." Diye konuştu boştaki elinin parmağını  sallarken ve aynı parmağı konuşmaya devam ettiğinde vitrinin en sonundaki mama kabını gösterdi. "Orada var ya neyine yetmedi?"

Kedi önce miyavlamış, sonra Yibo'yu sahiden anlıyor gibi gösterdiği yere bakarak memmuniyetsiz bir tavırla yeniden onun elindeki torbaya uzanmaya çalışmıştı. Lakin yine istediği mama poşetine kavuşamamıştı çünkü Yibo, "Uydurma uydurma. "Diyerek kucaklamıştı onu.  Amacı babası gelmeden kediyi kimseye göstermeden sevmek ve Xiao Zhan'ı yola çıkmadan önce hazırlanması için rahat bırakmaktı.

Gidiyorlardı. Nihayet yaz gelmiş, heyecanla beklediği tatilinin ilk haftasını geriye bırakmıştı. Artık Xiao Zhan da yarıda bıraktığı hayatı için bir şeyler yapmalıydı ve nihayet çocukluğunun geçtiği yere gidecek kadar kendisini toparlamıştı, yine de zorlanmadığını kimse söyleyemezdi.  Yibo ne yaparsa yapsın onun yine sıkıntılar içinde bocaladığını gördüğü için biraz kötü hissediyordu. Ona, kendisine yaptığı gibi hikayeler anlatamıyor, bilmediği yeni bir bilgi sunarak dikkatini dağıtamıyordu.

Sadece dizlerine uzanmasına müsaade ediyor, pikaptan çalan müzikleri dinliyorlardı.

Yibo belki de yeni hikayeler için arasını düzeltmeye başladığı babasından yardım almalıydı ama Bay Wang da ondan farksızdı.

"Özleyecek misin beni kedi?" Kucağında bebek pışpışlar gibi gezdirdiği kediye avcuna aldığı birkaç parça kuru mamayı verdi. Dükkanın içinde gezinip duruyordu çünkü her ne kadar Zhan'a inat olsun diye burun kıvırsa da oradaki her şeyi özleyeceğini biliyordu. Tozunu alırken şikayet ettiği kitapları, hepsini aynı dakikaya ayarlamaya çalıştığı ama asla beceremediği saatleri sonra küçük bibloları...artık her şeyin anlamı vardı ve solmasını hiç istemediği çiçeği için ne yapacağını bilmiyordu.

"Cevap da verme zaten. Yibo kim ki?" Diyerek burun kıvırdığında kedi başını kaldırdı ve patisini boynuna doğru uzatarak miyavladı. Yibo o sırada göz ucuyla ona bakarak kendince girdiği tripten çıkmamak için dirense de, kedi aynı şeyi tekrarladığında hızlıca, "Tamam tamam. Giderayak küsmeyeceğim sana." Demişti.

Orada kaç dakika daha gezindiğini bilmiyordu fakat yorulduğunu hissettiği sırada dışarıdan gelen korna sesiyle oturmak için aldığı sandalyeyi bırakıp dışarı fırladı. Tanıdık arabadan çıkan babasını gördükten sonra ani bir heyecan dalgası ayaklarına dolandı ve tökezledi.  Neyseki yere düşmemişti, sadece babasını gördüğünde eskisi gibi yüreğine ağırlıklar çökmemesine şaşırıyordu.

"Baba!"

İstemeden yüksek çıkan sesi arabadan inmek üzere olan babasını duraksattığında o da kucağında kediyle olan yürüyüşüne son verdi. Karşılıklı bakışmalarının anlamsızlığı kediyi bile şaşırttığından olsa gerek kedi bir ona bir babasına baktı. Saniyeler sonra Bay Wang kollarını iki yana açarak yürümeye başladığında o da Yibo gibi bağırmıştı.

küçük işlerin adamı ve ebruli~yizhan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin