chapter 4

14 6 0
                                    


Promosyonlar, birbirinden farklı bir çok variety showları, orada burda yaptıkları iş amaçlı geziler, saatler ve günler ilerledikçe bitmek bilmeyen meşguliyetleri... Gökyüzü buğulu bir pembeye dönerken, bulutlar pamuk şekerini andırıyordu. Kunhang minibüsün arkasında Yangyang'ın yanında oturuyordu ve yanağını serin, cam pencereye bastırıyordu. Yılın bu zamanı her zaman oldukça sıcak olmuştu. İç çekerek hafif bir bıkkınlıkla doğrulan Kunhang pencerenin aşağı inmesi için düğmeye basmıştı. Kafasını koltuk başlığına dayayıp trafiğin yoğun saatlerindeki ses gürültüsünün tadını çıkarmak istersecesine gözleri kapatmış ve odaklanmıştı. Seoul böylesine bir sıcakta boğulurken ona sakince durup ensesindeki ter şelalesi ile başa çıkmak düşüyordu.

Vücudu ağrıyordu. Çok sayıda performanstan dolayıydı muhtemelen, bu seneki geri dönüş promosyonları zamanı gelmişti ve doğal olarak hiç araları yoktu. Vücudundaki ağrının nedeni üç, dört saatlik dans pratikleri değilse bile, cüsselerinin zeminde uzun ve karanlık gölgeler oluşmasına sebep olduğu devasa ve yoğun sahne aydınlatmaları altındaki provalar olabilirdi belkide. Dün gece iyi uyuyamamıştı bir de, çarşafını bacaklarına dolaya dolaya dönüp durmuştu. Uyuyamamasınında etkisi ile stress eşliğinde gelen ağlama hissini kovalamaya çalışıp dikkatini dağıtmak için telefonundan bir film izlemişti. Buna rağmen ağlama hissini geçirmede başarılı olamamıştı.

Yangyang yavaşca Kunhang'ın omzuna dokunuyordu. Elinden geldiğince nazikti ve bir yandan da küçük bir gülümsemeyle eşleştirilmişti nazikliği. Dokunuşu üzerine ona yönelen Kunhang , Yangyang'ın yüzünü tam görmek için kendisini çevirmişti. Üstündekileri değiştirmiş bir hoodie ve eşofman giymişti, siyah kabarık saçlarıda alnına dokunmamak için direniyormuşcasına havaya kalkmışlardı. Yüzünde performanstan kalan makyaj kalıntıları vardı. Kahverengi gözlerinin etrafındaki siyah far buğulanmış ve dağılmıştı, yanaklarındaki pembe bir allığın pigmenti hala azalmamış gibiydi, gerçi Kunhang bu pembelikte havanın sıcaklığının da etkisi olduğunu düşünüyordu.

"İyi misin?" Yangyang sormuştu. Ön sıradaki Ten ve Dejun'un duyamayacağı kadar sesizce konuşmuştu. Sağ taraflarındaki Kun da zaten daha park yerinden çıktıkları andan itibaren uyumaya başlamıştı.

"Evet" diye karşılık vermişti Kunhang. Sesi saatlerce şarkı söylemekten, konuşmaktan, gülmekten kısılmış gibiydi. Dün gece ağlamış olmasına rağmen onunda etkisi olabileceğini düşünüyordu sesinde. Neden ağladığını bile bilmiyordu. Sık ağlamazdı. "İyiyim."

Yangyang omuzlarını silkerek devam etti, "Bir boşluğa düşmüşsün gibi görünüyordun." Ardından elini Kunhang'ın tişörtünün üzerinde gezindirip tam olarak karnında konumlandırmıştı. Parmakları ile karnını yatıştırıcı bir şekilde ovalamaya çalışıyordu. Yangyang her zaman fiziksel temastan pek hoşlanmayan biri olmuştu, sevgisini başka şekillerde ifade etmek ona daha rahat geliyordu. Hepsi buna alışmıştı. Bu yüzden bu noktada onun dokunuşu herkes tarafından memnuniyetle karşılanıyordu.

"İyi uyuyamadım." diye devam etti Kunhang, söylediği yanlış sayılmazdı. Doğruydu. Bu sıcakta kalan tüm enerjisini Yangyang'a cevap vermek için harcadıktan sonra başını öne eğdi, gözlerini kapatıp Yangyang ile göz temasından kaçınmaya çalışmıştı. Onun bakışlarının arkasındaki asıl nedeni görmesini ve sormasını istemiyordu. Ön koltukta oturan Dejun'u koltukların arasındaki boşluktan görebiliyordu. Kulaklıkları takılıydı, çevresindeki herhangi bir sesi duyabilecek bir halde durmuyordu.
Kunhang'ın canını, son birkaç gecedir Dejun'un ona karşı olan hislerini itiraf edişi, onu reddedişi, ona iğrenç olduğunu söylemesi veya onun söylediklerine alayla karşılık verip gülmesi hakkında aşırı gerçekçi rüyalar gördüğünü kabul etmek sıkıyordu. Bazen ona çok kötü davranıyordu. Bazen onu dudaklarından öpüyordu. Kunhang için rüyların içeriği, uykudan uyandıktan sonra onda uyandırdıkları duygudan daha az önemliydi. Kısaca hepsi benzer bir hissiyat oluşturuyordu Kunhang'ın içinde: huzursuzluk.

Yangyang bir kaç dakikalık bir sesizliğin ardından yine başlamıştı, "Ha evet, saat kaçta Tanrı bilir tuvaleti kullanmaya gittiğimde senin telefonla ilgilendiğini görmüştüm." Yanağını Kunhang'ın omzuna yaslamak için koltuğa sokulduğunda hafifçe esnemişti. "Yapabilirsen eğer şimdi biraz uyumalısın. Hala eve dönüş yolu epey bir uzun. Birlikte biraz kestirebiliriz."

Kunhang, midesinin minibüsün zemininden aşağı düşecekmiş gibi sallanması durursa eğer Yangyang ile kestirmenin tam da ihtiyacı olan şey olabileceğini düşünmüştü. O kadar uykusuzdu ki, neredeyse kendi vücudunun dışında duruyormuş gibi hissediyordu. Vücudunun uyku ile mücadelesini izleyen alakasız bir seyirci gibi hissediyordu kendisini. Vücuduna ne müdahale etmek ne de yardım etmeye istiyordu. Şuanki durumunun yanı sıra bir de daha da kötüsü, Yangyang iri gözleriyle ona bakmaya devam etmesiydi, başı hala yarı yarıya omzuna yaslanmış bir haldeydi, sanki uyku Kunhang'ın ona güvenmesi için yalvardığını gösteren bakışlar atmak için bir bahaneydi. Kunhang da biliyordu. Kunhang da Yangyang'a güvenebileceğini biliyordu ama yine de bu adımı atacak gücü kendisinde şuan için bulamıyordu.

Alt dudağını dişlerinin arasına sıkıştırmış, pencereden dışarıyı seyrederken Yangyang'a dönüp onu kısaca süzmüştü. Yangyang ise başını Kunhang'ın omzuna yerleştirmiş gözlerini yummuştu. Kunhang'ın uzun süren sessizlik sayesinde Yangyang tekrar konuşana kadar onun sonunda uyuya kaldığını düşünüyordu.

"Uykunda konuşuyorsun, biliyorsun değil mi? En azından son zamanlarda."

Kunhang, Yangyang'ın son söylediği üzerine donmuştu. Adet kan dolaşımı durmuş gibi hissediyordu. Yangyang'ın sesinde Kunhang'ın nefret ettiği, duymaktan en korktuğu kesin ve her şeyden haberdar bir ton vardı. Kunhang'ın elleri titriyordu ve onları saklamak için baldırlarının arasına sokuşturmaya çalışıyordu. Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki, neredeyse onu sarsacak derecedeydi, nefes borusu daralıyordu, boğazı kalın bir obje ile tıkanmış gibiydi. Konuşamıyordu, ön tarafta oturan Dejun'un saçlarına delercesine bakışlar atmaktan başka bir şey yapamıyordu. Kendisini bu durumdan nasıl kurtaracağını merak ediyordu. Yangyang'ın uykusunda ne söylediğini ona söylemesine gerek yoktu. O söylemese de biliyordu çünkü.

"Merak etme, seni duyduğunu sanmıyorum." diye devam etti Yangyang, ses o kadar alçaktı ki, Dejun kulaklık takmasa bile arabanın uğultusu onun sesini gizlemek için yeterliydi. "Onun uykusu çok ağır. Ama öğrenmesi an meselesi..."

Kunhang üzerindeki baskıyı düşünüyordu; geri dönüşleri, röportajlar, bir bütün olarak endüstri... Birbirlerine yaptıkları şakaları düşünüyordu; nasıl sürekli şaka yaptıklarını ve onları asıl söylemek istedikleri için birer maske olarak nasıl kullandıklarını düşünüyordu. Gün içinde her türlü eziyete katlayabiliyordu ama rüyaları artık görmezden gelinemeyecek kadar gerçek hissettiriyordu artık. Duygularını midesine döşediği bir beton gibi yutmaktan çok yorulmuştu. Yumuşak dokunuşları, ona özel kahve siparişleri, yatmadan önce havadan gönderilen öpücükle...hepsi bir noktaya kadar çok eğlenceliydi ama artık değillerdi. Kunhang, Dejun'u öpme hissine daha fazla göz yumamıyordu.

Yangyang oturuşunu düzeltip, sırtını dikleştirmişti. Yana dönerek sıcak, nemli avuçlarını Kunhang'ın yanaklarına bastırmış ve Kunhang'ın yüzünü iki avucunun arasına almıştı. Terli olduğu için iğrenç hissettiriyor olmalıydı ama Kunhang şuan bunu umursayamayacak meşguldü. Yangyang ise terli ellerine aldırmadan kendinden emin bir şekilde Kunhang'ın gözlerinin içine bakıyor ve gülümsüyordu.

"Seni hapseden düşüncelerinden kurtul artık, ne olursa olsun sana olan sevgimiz değişmeyecek." diye konuşmuştu.

Yangyang sözleri Kunhang'ın omurgasından aşağı bir felaket alarmı göndermişti. Şuan da tek dayanağı onun sözleriydi. Ona, onun söylediklerine o kadar çok inanmak istiyordu ki... Hissettiği tüm şok ve karmaşık duygular eşliğinde başını sallıyordu. Bir yandan da göz yaşlarını siliyordu bir yandan da yere yığılmamak için bedeni ile savaşıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 16, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

your ivy grows and now i'm covered in you + xiaoderyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin