0.7

22 6 0
                                    

Gölgeler...
Seni çıldırtmak üzereler...
Dayanman gerek, ortaya çıkmaya hazırlanıyorlar...
Yapman gereken sadece beklemek…

Korku mu demiştiniz?
Hayatım boyunca birkaç kez hissettiğim bir şey olduğunu söyleyebilirim. Fakat hiç şimdiki zaman kadar somut bir şekilde hissettiğim olmamıştı. Her şeyi biliyorum bakışları atan adamın karşısına geçtikten sonra bilmem kaçıncı defa yutkunmuştum. Sanırım artık boğazım delinmek üzereydi. O tam olarak gölgeleri görebildiğimi bildiğini mi söylemişti? Bunu nerden biliyordu ki? Psikoloğum bu konuda konuşmazdı bundan emindim. Kendisi ile görüşmeyi kesince büyük bir hızla kasabadan ayrılmıştı. Ablam neyi gördüğümü ayrıntısı ile hiçbir zaman öğrenememişti. O zaman bu adam benim onları görebildiğimi nerden biliyordu? Gözlerim yuvarlak şapkasının üzerine doğru yükseldi ve gölgesinin ortaya çıkmasını bekledim. Bana onun hakkında bir bilgi vermesi gerekiyordu. Buna ihtiyacım vardı. Fakat beklediğim şey ne görüntü nede olduğuna dair bir işaret verdi. Gölgesi yok muydu? O halde bütün bunları nereden biliyordu? Gölgeleri olmayan insanların normal insanlar olduğunu sanıyordum. Öyle değil miydi?

“Beni tanıyor musunuz?” dedim ilk başta. Sesim ağzımdan zar zor kurtulmuş gibiydi.

Adam anlayış yerleşmiş gözleriyle yüzüme baktı. Usulca gülümseyerek kafasını salladı. “Seni burada tanımayan mı var ki?”

Derken tam olarak ne demek istemişti? Bütün kasaba benim tuhaf bir ucube olduğumu biliyor muydu? Yoksa amca sadece isim olarak mı tanımayan var mı ki diye sormuştu?

“Ne demeye çalışıyorsunuz?” derken sesim sertliğine kavuşmuştu. İçimde bir yerlerde duran öfke ayağa kalkmış ve kendini savunmaya almıştı.

Yaşlı adam gülmeye başladı. “Şuna da bakın nasılda ortaya çıkıyor.”

“Eğer doğru düzgün konuşmaya başlamazsanız size kapıyı göstermek zorunda kalacağım.” dedim az önce girdiği kapıyı işaret ederek.

Elini kaldırdı ve bir iki kere yukarı aşağı hareket ettirdi. “Tamam, tamam sakin ol. Buraya seninle kavga etmeye gelmedim. Ben dâhil herkes biliyor ki bundan sağ çıkamam. Henüz o kadar bunamadım. Buraya sana kasabayı ilgilendiren bir efsaneyi anlatmaya geldim.”

“Ne?”

“Hiç kara melekleri duymuş muydun?” diyerek konuşmaya başladı. “Geceleri ortaya çıkar ve insanları kaçırdıkları söylenir.”

Burada böyle bir efsane mi vardı? Ben bunca zamandır neden öyle bir şey olduğunu duymamıştım? Ayrıca bunların benimle ne alakası vardı?

“Kara melekler mi?” dedim yüzümü buruşturarak.

Böyle bir şey mi vardı? Zihnim anıları karıştırdı ve bu gece uyanmama neden olan sesi bana hatırlattı. O şey gerçekten bir kanat sesiydi. Bundan emindim ama bu mümkün müydü? Yaralandığında çok hızlı iyileşen kızın buna inanmaması gülünecek bir şeydi. Eğer duyduğum sesten eminsem penceremin önünde de bir ejderha bağlı değilse orada ki şey gerçekten de bu adamın dediği gibi bir şey olabilir miydi?

“Çok uzun zaman önce bu kasabadaki ormanda yaşarlarmış ve insanların arasına çok az çıkarlarmış. Bazen insanlara yardım ettikleri de olmuş. İnsanlarla onlar arasında ilişki kurmak hele de melez bir çocuk dünyaya getirmek yasakmış ama kaçınılmaz olan sonun da olmuş ve ilk melez çocuk dünyaya gelmiş.” dedi adam ve gözleri pencereden dışarı bakmaya başladı. “Bunun yüzünden baba cezalandırılmış ve kanatları kendisinden alınmış. Kanatları alınan kara meleklere ne olur bilir misin Katelyn?”

Gölge Kanatlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin