25. Acı gerçekler

24.3K 1.2K 800
                                    

Merhaba bebeklerim

162k için sonsuz teşekkürler ederim.

Keyifli okumalar diliyorum

"Beni seviyorsun öküzcük." Dedim kulağına fısıldarken.

"Seni seviyorum felaketim." Diye itiraf ettiğinde, heyecandan elim ayağım birbirine dolandı ve parmak uçlarıma çıkıp, Demir'e daha sıkı sarıldım.

"Sen de beni mi seviyorsun o zaman?" Diye sorduğunda, "Hayır... Seni sevmiyorum öküzcük." Dedim ama kalbim aksini haykırarak bana kızdı.

Aklıma Mert'in anlattıkları gelince, "Sadece gözlerini seviyorum." Dedim.

"Yalnız kara gözlerin." Diye ekledim.

Demir'in gözlerini sevmesini istiyordum.

Beni sevdiği gibi kara gözlerini de sevsin istiyordum.

Kara gözlerine haksızlık yapmasını istemiyordum.

🖤

İnsanoğlu, birileri tarafından sevilmek ister. Ama celladı tarafından sevilmek ister mi bilemiyorum?

Demir'in, beni sevmesini istiyor muyum bilmiyorum. Ama artık isteyip, istemeyeceğim kadar her şey çok ani ve hızlı gelişti. Bana olan duygularının gerçekliğine artık tüm inancımla inanıyordum ama sanki bunda yanlış bir şey vardı. Böyle olmaması gerekiyordu. Bizim birbirimize karşı nefretten başka hiçbir şey hissetmememiz gerekiyordu.

Ama ne yazık ki, kalbimiz bizi dinlemiyor. Kalbimiz her zaman kırıldığı kişiye çekiliyor ve bu olmaması gerekiyordu.

Yüreğim, Demir'in sözleriyle tekrar canlanırken, kalbim hayatta kalmam için bana çok güzel bir sebep daha sundu ama onu reddetmek istedim.

Demir'i sevmemek için kalbime direnmem gerekiyor. Zihnimi dinlemeli, kalbimin aşka yenik düşmesine izin vermemeliydim.

Kalbim, diğer yarısını bulmuş ve tamamlanmış gibiydi ama zihnim bu aptallığı hızla yıkıp gitmem için tüm gücüyle bağırıyor, beni bu rüyadan uyandırmak istiyordu.

Kollarımın arasında huzurla uyuyan adamın saçlarının arasındaki parmaklarımı çekerek, yavaşça doğruldum ve yataktan kalkarak yalın ayakla odadan çıktım. Demir'i, hiçbir şeyi ve hiç kimseyi istemediğim kadar çok istiyordum. Onu sevgime bürüyüp, doyasıya öpmek istiyordum ama bir yandan ise bunu yapacak kadar gurursuz olmak istemiyordum.

Aslında, hiç de gururu takmayan ve anlamayan biriydim. Aşkta gururun abartılmasını hiçbir zaman onaylamamıştım. Ama bizim Demir'le aramızdaki olay her şeyden çok farklıydı. Yerimde başka biri olsaydı, ona kızar, hatta yaptıklarını kınardım. Çünkü onunla aynı çerçeveden olaya bakmazdım, bakamazdım.

Salona girip, sönmeye yüz tutan şöminenin karşısında yere bağdaş kurarak oturdum. Zihnim, karanlık ve karmakarışıktı. Cevapsız sorular canımı yakıyordu. Demir ve babamın anlaşmasını, kardeşinin yerini, ve benimle nasıl bir bağlantısı olduğunu merak ediyordum. Babamın gerçekten bu kadar kötü biri olduğunu kabullenmek istemiyordum. Babam çok mu kötü gerçekten? Ama oysa hiç de o kadar kötü birine benzemiyordu.

Yorulmuştum artık. Bu kadar şeyi kaldırmam bile mucizeydi benim için. Günden düne eriyip gidiyordum. Bunu ruhum da artık apaçık bir şekilde hissediyordu. Panzehir bile artık bana iyi gelemeyecekmiş gibi hissediyordum. Ölüme hızla yaklaşıyordum.

ZümraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin