"Özgürlüğünü Arayan Çocuk"

49 62 2
                                    

Bahadır, kanepeye oturmuş, çok sıkılmış ve üzgün bir şekilde pencereden dışarıyı seyrediyordu. Bahadır, o kadar üzgündü ki üzüntüsünden kendinden geçmiş dışarıda oynayan arkadaşlarının kendisini çağırmak için el sallamalarını görmedi. O afacanlığını kaybetmiş, kederinden ağlayacak haldeydi.

Bahadır, derslerini bitirir bitirmez dışarıya çıkar, arkadaşlarıyla oynardı. Arkadaşları her oyunlarında mutlaka Bahadırla beraber oynamak isterlerdi. Çünkü Bahadır olmadığı zaman oyundan zevk alınmazdı. Fakat bugün Bahadır, evden dışarı çıkmamış, oynamak için arkadaşlarının yanına gelmemişti. Arkadaşları merak etmişler Bahadır'ın evinin önüne gelmişlerdi. Bahadır'ı pencerede dışarıya bakarken görmüşler, el sallamışlardı. Bahadır, arkadaşlarının kendisini çağırmak için el sallamalarını görmedi ve bağırmalarını da duymadı. Sonra arkadaşları Bahadır'a kızarak gittiler.

Halbuki, Bahadır çok üzgün olduğu için gözü hiçbir şeyi görmüyor, olduğu yerde öylece dalıp gitmişti. Bu sebeple arkadaşlarını görmemişti. Bahadır'ı bu kadar üzen olay, bugün annesinin onu sokağa çıkmaması ile cezalandırması idi. Halbuki Bahadır dışarıya çıkmasına izin verilmeyecek kadar suç işlememişti. Her gün okuduğu kitabı okumamıştı. Bugün öğretmeni çok ödev vermişti. Ödevini yapması uzun sürmüştü. Bu yüzden arkadaşlarıyla buluşup oynamaya geç kalmıştı. Ödevleri bitince hemen dışarı çıkmak için hazırlanıyordu.


Annesi, Bahadırı hazırlanırken görünce nereye gittiğini sordu. Bahadır da annesine, arkadaşlarının yanına gidip oynamak için dışarıya çıktığını söyledi. Annesi her gün okuduğu kitabı okuyup okumadığını sordu. Bahadır, "Hayır, okumadım anne, gelince okurum" deyince annesi, ona dışarıya çıkmama cezası verdi.

Bahadır'ın çok üzüldüğü ve kendisinin özgürlüğü alınan ve kendisine ceza verilmesine sebep olan olay bu idi. Bahadır'a göre kitabını okumaması dolayısıyla annesinin kendisine ceza vermesi ve dışarıya çıkmasını yasaklaması haksızlıktı. Çünkü okuduğu kitap ne bir ders kitabı ne de öğretmenlerinin verdiği bir kitaptı. Annesinin ödevlerinin dışında kendisini okumakla zorladığı bir kitaptı. Bu kitabın dersleriyle hiçbir ilgisi yoktu. Fakat annesi onu okuması için zorluyordu. Halbuki birçok arkadaşı kitap okumuyor hatta bazıları ödevlerini bile yapmıyorlardı. Bahadır, ödevlerini hiç aksatmadan en güzel şekilde yapıyor, öğretmenlerinden yıldızlı onur belgeleri alıyordu.


Kitap okurken arkadaşları çoktan dışarı çıkıp oyuna başlamış oluyorlardı. Bahadır hep geç kalıyordu. Arkadaşları da "Neden geç kalıyorsun Bahadır? Bak biz çoktan oyuna başladık. Şimdi senin yüzünden oyunumuzu bozup baştan tekrar başlayacağız." diyorlar ve kendisine kızıyorlardı.

Bahadır, "ne yapayım. Annem kitap okumadan dışarıya çıkmama izin vermiyor. Biraz kitap okuyorum ondan sonra geliyorum. Lütfen bana kızmayın." diyordu.

Arkadaşları, "Tamam tamam üzülme. Fakat bir daha geç kalma, yoksa bir dahaki sefere seni oyunumuza almayız." diyorlardı. Her gün Bahadır geç kalarak arkadaşlarından bu sözleri işitiyordu.

Bahadır, kendi kendine "Ben arkadaşlarım gibi özgür değilim. Annem benim özgürlüğümü kısıtlıyor. Arkadaşlarım gibi isteğim şeyleri dilediğim zaman yapamıyorum. İstediğim gibi hareket edemiyorum. Canım istediği zaman dışarı çıkıp arkadaşlarımla gezemiyorum ve oynayamıyorum." böyle düşünürken ağlamaya başladı.

"Ben özgür bir çocuk değilim. Evde katı kurallarla özgürlüğü kısıtlanan bir çocuğum. Neden ben de arkadaşlarım gibi oynayamıyor ve gezemiyorum." diyerek hüngür hüngür ağlamaya başladı.

Bahadır, böyle hıçkırarak ağladığı sırada dedesi geldi. Bahadır'ın ağladığını görünce birden korktu ve endişelendi. Bahadır'ın başına bir şey geldiğini zannetti. Bahadır'ın yanına gelip endişeli bir şekilde;

Mükemmel HikayelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin