10- (~ SALDIRI ~)

14.8K 427 27
                                    

Pars çalan telefonunu açarak pür dikkat Demir'i dinledi. Arabada kalan Emre Pars'ın hareketlerinden işlerin yolunda gitmediğini sezmişti. Demir tok bir sesle;

"Pars 10 dakika sonra depoda olacağız." dedi. Demir'in bu sözlerine sinirlenen Pars yumruk yaptığı eliyle arabanın kaportasına vurdu.

"Nasıl Demir?! Nasıl daha varamazsınız!"

"Çok az kaldı Pars. Sen neredesin ?"

"Yoldayım. Çabuk olun Demir, Sara'ya bir şey olmasına izin veremem." dedikten sonra telefonu kapattı. Arabaya bindiğinde arabanın yapabileceği en son hızla yoluna devam etti. Azra ve korumalar dışarı çıktığında depoda Mert ve Sara baş başa kalmışlardı. Mert Sara'ya doğru yürürken her adımı Sara'nın kalbinin daha hızlı çarpmasına neden oluyordu. Korkuyla bağlı olduğu sandalyede tepinmeye başladı. Mert Sara'nın bağlı olan ellerini ve ayaklarını çözdüğünde Sara bir hışımla ağzındaki kumaş parçasını çözerek geriye doğru adım attı. En son sırtı soğuk duvara değince yutkunarak eliyle yaklaşma der gibi bir işaret yaptı. Bu hareketi, Mert'i güldürünce Mert ellerini teslim olur gibi havaya kaldırırarak kahkaha atmaya başladı.

Sara, Azra'nın Parsa dediklerinden sonra Mert'in kendisine zarar vereceğini biliyordu. Kendisini korumaya yarayacak bir şey var mı diye kesik kesik alıp verdiği solukları arasında hızla etrafına bakındığında bir şey göremedi. Endişeden kuruyan dudağını ıslatarak yutkundu. Gözü yanında ki pencere kayınca Mert'e baktı karşısında elleri havada, kahkaha atıyordu. Bu fırsatı kullanarak o anın verdiği adrenalinle dirseğini hızla cama vurmaya başladı. Acıdan çığlık atarak daha hızlı vurduğunda cam kırılıp yere düşerken canı felaket yanmıştı. O an duyduğu acı gözlerinden yaş akmasına neden oldu. Mert'in canını daha çok yakmasına izin vermemek için hızla yerdeki büyük cam parçasını eline aldı. Titreyen eliyle cam parçasını Mert'e doğrulttuğunda dirseğinden yere kanı hızla akıyordu.

"Gerçekten mi Sara? Beni cam parçasıyla mı durdurucaksın! Pars seni kendisine avukat tutunca akıllı bir kadınsın sanmıştım ama şu anki hareketlerine bakınca yanılmışım." dediğince Sara karşısındakinin ruh hastası olduğunu düşünüyordu. Sadece,"Yaklaşma!" dedi.

"Zor kullanmak istememiştim oysa. Ama insanı çok zorluyorsun. Şu saçma hareketlerinle." dedikten sonra Sara'nın elindeki cam parçasını almak için hamle yaptı. Sara o an can havliyle Mert'in koluna hızlı ve derin bir kesik attı. Sara'nın bu hareketi Mert'i durdurmaya yetmemişti. Acı içinde kanayan kesiğe baskı yapan Mert diğer eliyle Saraya sert bir tokat attı. Tokatın şiddetiyle Sara'nın elinde ki cam parçası yere düştü. Sara yerdeki cam parçasını almak için hamle yaptığı sırada Mert Sara'nın saçını sıkıca kavrayarak kendine doğru bir hışımla çekti. Eline doladığı saçı, yüzünün yüzüne denk gelmesi için dahada sert çekince Sara'nın ağzından çıkan çığlık ıssız depoda yankılandı.

Sara'nın acıdan gözünden yaş gelmesine rağmen bilerek karşılık vermiyordu. Mert'in onu bu denli kendisine yaklaştırmasını fırsat bilerek Mert'in belinde ki silahı alarak Mert'in karnına bastırdı. Arada ki mesafeyi açmak için, "Geri çekil!" dediğinde kalbi çok hızlı atıyor. Avuçlarının içi terliyordu. Abisinin öğrettiği tüm bu hamleleri kullanacağını hiç düşünmemişti. Abisi her zaman olduğu gibi şimdide hayatını kurtarmıştı. Titreyen elleriyle silahı dahada sıkı kavradı. Mert kanayan koluna çıkardığı tişörtüyle baskı yaparken yavaş yavaş geriye adım attı.

"Seni lanet or****! " diye acıyla inledi. Sara Mert'in dediklerine aldırış etmiyordu. Hızlıca düşünmeye çalışıyordu. Buradan nasıl kurtulabilirdi? Mert'in kendisinden uzaklaşmasıyla gözlerini Mert'ten ayırmadan geriye doğru adımlar attı. Pencerenin yanına gelince göz ucuyla dışarıyı süzdü. Burası ıssız bir araziye benziyordu. İçini kemiren korku dahada arttığında Mert'e dik dik baktı.

"Komiserin kız kardeşi olduğumu unuttun sanırım?" dedi. Ama hala kafasından bu depodan nasıl çıkabileceğini düşünüyordu.

Mert gülerek, "Seni geberteceğim! Buradan asla sağ çıkamazsın! Biliyorsun değil mi sür...?! Pars'la bu yola çıktığında ölümü göze almış olman gerekiyordu. Şimdi ne bu direniş?" Sara daha fazla karşısındaki adamın boş ve iğrenç sözlerine dayanamayacağını anlayınca derin bir nefes alarak başını sağa sola salladı.

"Sen beni gebertemeden ben seni gebertmiş olurum pislik. Şuan kim kimi, elinde rehin görmüyormusun sen? Beni hemen buradan çıkar! " dedi silahı sıkıca kavrayarak. Mert ise acıdan kıvranıyordu.

"Noldu dediklerim hoşuna gitmedi mi?"

"İnan bana, beni şimdi buradan çıkarmazsan seni vururum!"

"Vurursun ha?! Eminim hayatında hiç silah kullanmamışsındır."

"Abisi komiser olan bir kızla konuşurken bu kadar emin olma!"

"Ondan mı ellerin titriyor?" diyerek Saraya doğru yürümeye başladı. Sara Mert'in bu hareketiyle ona doğru ateş ettiğinde Mert olduğu yerde kala kaldı.

"Lanet olsun Sara! Lanet olsun! Tamam gelmiyorum. Sakin ol?!" diyerek bağırmaya başladı. Silah sesinden kısa bir süre sonra kapı hızla açıldı. Kapıda iki tane takım elbiseli adam belirdi. Sara'nın Mert'e silah doğrulttuğunu gördüklerinde ellerinde ki silahlarla kala kalmışlardı.

Sara, "En ufak bir hamle yapmanız halinde kafasına sıkarım!" diyerek Mert'i işaret etti.

Mert, "Onu anladık, ama unutma ölmez ve buradan çıkarsam seni zevkle öldüreceğim."dedi.

"Ölümle burun buruna olan biri için çok iddalısın. Şimdi söyle dışarda kaç adam var ?" diyerek bağırdı Sara.

''Abi.." dedi korumalardan biri. Mert kendisine seslenen korumaya baktı.

" Söyleyin lan ne diyorsa yapın!"

"Bizle birlikte 10 kişi..!" adamın sözleri aşağıdan gelen silah sesleri üzerine yarıda kaldı.

Konuşan adam demirliklerden aşağı doğru baktığı sırada vurularak yere düştü. Merdivenlerden çıkan Demir, bu sefer silahını diğer adama yöneltince, Demir'i ve yanında ki kalabalığı gören adam, silahını yere atarak teslim oldu. Sara Demir'i görünce neredeyse mutluluktan çığlık atacaktı. Demirin onu ölümün kıyısından kurtarmasıyla derin bir nefes aldı. Bir anlık gaflete kapılıp o anın verdiği karmaşa ile silahı indirmesi üzerine bunu fırsat bilen Mert hızla Sara'nın yanına gelerek silahı ondan aldı. Kolunu geriye doğru büküp silahı şakağına bastırdı ve kulağına fısıldadı.

"Komiserin kız kardeşine hiç yakışmadı ama bu." diyerek kahkaha attı. Attığı kahkaha depoda yankılanmıştı. Demir ve Sara birbirlerine korku dolu gözlerle bakarken Demir bir elini havaya kaldırarak sinirle, "Mert, Pars birazdan burada olacak. Eğer Sara'ya zarar verirsen buradan sağ çıkarmaz seni, ikimizde biliyoruz. Ama Sara'yı bırakırsan sana söz veriyorum. Buradan benimle çıkarsın." diyerek Mert'in nabzını yokladı. Demirin bu sözleri üzerine az önce kahkaha atan Mert ciddi bir tavır sergiledi.

"Eski dostuma bak be! Benim için telaşlanıyor. Pars abimi vururken de beni düşündün mü ?" dedikten sonra silahın namlusunu Sara'nın şakaklarına dahada sert bastırdı. Sara korkuyla yutkunurken Demir Mert'in bu hareketiyle endişeye kapıldı. Silahını yere bırakarak ellerini havaya kaldırdı.

"Mert Sara'nın bunlarla hiç bir alakası yok şimdi.."

Mert Demir'in sözünü yarıda keserek, "Buradan asla sağ çıkamam biliyorum ama Sara'da buradan benimle sağ çıkamayacak." dedi.

Pars depoya ulaştığında arabadan inerek belindeki silahı çıkardı. Deponun yukarı katından gelen sesler üzerine yukarı baktı. Mert'le Sara'yı yukarıda pencerenin önünde gördüğünde Sara'ya bir şey olacak korkusuyla kaskatı kesilerek olduğu yerde kala kaldı. Demir son kez şansını deneyerek, "Mert kız kardeşin için Sara'yı bırak!" diye bağırdı. Mert'in öfkeden gözü döndüğü için mantıklı düşünemiyordu.

"Azra kendisini korur o istemediği sürece kimse ona zarar veremez!" dediğinde Demir Mert'in silahı tuttuğu eline nişan aldı. Silah yere düşerken Mert acıyla inledi. Silaha ulaşamayınca kurtulmak için çırpınan Sara'yı sıkıca kavrayarak camdan atladı.
Onları gören Pars'ın elinden silahı yere düşerken dudaklarının arasından usulca "Sara..." kelimesi çıktı.

KARANLIK +18 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin