Kayıp kasaba

42 44 4
                                    

Kocaman bir dağın eteklerinde birkaç

evden oluşmuş bir kasaba vardı. Evler olmasına

rağmen burada hiç kimse yaşamıyordu. İhsan Bey

iş bulmak amacıyla gittiği yerden gelirken

burasını keşfetmişti. İhsan Bey karısı Gülşen ve

çocukları Samet ve Sevgi ile bu kasabaya yakın bir

yerde yaşıyordu. Yakın zamanda işten çıkarılmış

ev kirasını dahi ödeyemeyecek kadar kötü bir

duruma düşmüşlerdi. Kasabayı bayağı gezdikten

sonra kimsenin olmadığını fark etti. Aklına

kiradaki evden çıkıp buraya yerleşmek geldi.

Eve döndüğünde bu fikrini karısına anlattı.

İlk önce sıcak bakmamışlardı ama sonradan akıllı

bir fikir olduğuna karar verdiler. Ertesi gün bir

araba tutup o kasabaya yerleştiler. Burada ne bir

bakkal ne de bir insan vardı. Kimselerin olmadığı

sessiz bir yerdi. Gece olunca yataklarını serip

yattılar.

Burası gece olduğunda çok soğuk

oluyordu. Yabani hayvan sesleri geliyordu. İnsan korkudan ve soğuktan burada

duramazdı. Sabah olduğunda Gülşen Hanım uyanıp kahvaltı hazırlayıp kocası İhsan Beyi

uyandırmaya gitti. Fakat İhsan Bey yatağında yoktu. Karısı Gülşen Hanım çok

telaşlanmıştı. Bu kasabada hiç kimse yoktu. İhsan Bey nereye gidebilirdi? Karısı Gülşen

Hanım epeyce meraklanmıştı.

Bir iki saat derken akşam oldu. Çocuklar babalarını soruyorlardı. Bu sırada İhsan

Bey kapıyı iterek içeri girdi. İhsan Bey içeri girer girmez karısı "Neredeydin?" diye sordu.

İhsan Bey'de iş aramaya gittim dedi. Bunun üzerine karısının korku ve endişeleri dinmişti.

İhsan Bey ve ailesinin bu kasabada ikinci geceleri olacaktı. Havalar soğuduğu için

her taraf bembeyaz karla örtülü idi.

Sevgi sabah uyandığında dışarıdaki karı görünce annesine koşup dışarının

büyüleyici bir örtü ile kaplandığını söyledi. Gülşen Hanım çok fazla kardan korktuğundan

dolayı çocuklarını dışarıya salmıyordu. Ama korktuğu başına gelmişti. Sevgi annesinden

izin almadan dışarıya çıkmıştı. Sevgi ise evden çok uzaklaştığının farkına varmadığı için

kaybolmuştu. Bir süre sonra akşam olmuştu ama Sevgi hala ortalarda yoktu. Gülşen

Hanım çok telaşlanmıştı. Oğluyla beraber her tarafı aramalarına rağmen onu

bulamamışlardı. Kocası İhsan Bey eve gelince evde kimse yoktu. Dışarı çıktığında az ilerde

oğlunu gördü. Telaşla oğlunun yanına gitti. Oğlu çok telaşlıydı. İhsan Bey oğlu Samet'e

"Ne oldu?" diye sordu. Oğlu kardeşinin kaybolduğunu söyledi. İhsan Bey Gülşen Hanım

ve oğulları üçü birlikte aramaya başladılar ama saatler ilerliyor çabalar sonuçsuz

kalıyordu. Sabah olmaya yaklaşmıştı ama Sevgi hala bulunamamıştı. İhsan Bey polisleri

aradı . On, on beş dakika sonra polisler geldi. Polisler eğitimli köpekler ile kızı aramaya

başladılar. On kilometre ötede polisler kızın izine rastladılar. Hemen karı kazıp kızı

çıkarmaya çalıştılar. Kızı karın altından çıkardıklarında donmuş ve nefes alamaz haldeydi

Gülşen Hanım kızın öldüğünü duyunca düşüp bayıldı. Samet ise ne olup bittiğini

anlamamış gibi şaşkın şaşkın bakıyordu. İhsan Bey ise acısını belli etmemiş fakat içi kan

ağlıyordu.

Birkaç gün sonra aile biricik kızlarını evin karşısındaki ormanlık araziye gömmeye
karar verdiler. Uygun bir aramak için ormana girdiklerinde gözlerine inanamadılar.
Burada küçüklüklerinden dolayı çocuk mezarı olduğu anlaşılan birçok mezar vardı.
Herhalde burası daha önceden mezarlıktı diye düşünmüşlerdi. Ama niye hep çocuk
mezarları vardı? Uygun bir yer bulup kazmaya başladılar. İhsan Bey mezarı kazarken
kürek sert bir cisme çarptı. Önceleri taş zannettikleri şey aslında bir küptü. Küpü toprak
altından çıkarıp baktıklarında içinde altın olduğunu gördüler. İhsan bey kızını toprağa
gömüp küpü de eve götürdü.
Ertesi sabah İhsan Bey odun kesmek için çıktığı bahçede yoldan geçen birini gördü.
Adam kasabada birilerinin olmasına şaşırmış gibiydi. İhsan Bey’e “Sizin burada ne işiniz
var?” diye sordu. İhsan bey biz burada oturuyoruz diye cevap verdi. İhsan Bey bu gizemli
yabancıyı evinde bir şeyler ikram etti. Adam bu kasabada eskiden insanlar yaşadığından
bahsetti. İhsan Bey şimdi neredeler ki? Diye sorunca adam onların çocuklarından birkaç
tanesi ölünce onları karşıdaki ormana gömdüler. Ama gömerken gömdükleri yerde altın
dolu küpler buldular ve ondan sonra buradan gittiler dedi.

İhsan Bey adamın anlattıklarını adeta büyülenmiş gibi dinliyordu. Aynısı bizim
başımızdan geçti dedi. Bu sefer şaşırma sırası gizemli yabancıdaydı. Misafir ben artık
gideyim diyerek kapıya yöneldi. Adam çıkarken bence diğer çocuğunuzu da kaybetmeden
buradan bir an önce gidin dedi.
Ertesi gün İhsan Bey ve ailesi acele bir şekilde bir araç bulup eşyalarını da alarak
oradan taşındılar. Kasaba ise yeni misafirleri için eski sessiz ve ıssız haline geri döndü…
Emre Aydın – Kübra İri - Hatice Yıldırım - Nergis Dede

Mükemmel HikayelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin