28. Huzur

15.6K 1K 1.2K
                                    

Merhaba bebeklerim

Yeni bölüm gelmesi için tekrar oy ve yorum sınırıyla geldim.

Oy sınırı 700

Yorum sınırı 1000

Sınır dolar dolmaz yeni bölüm gelecek

Keyifli okumalar

Açtığı bacaklarının arasına girip çenesinden tutarak yüzünü kaldırdım. Kan çanağına dönen küçük kara gözlerine baktığımda, "Özür dilerim," deyip, kafasını göğsüme yaslayıp, ağlamaya başladım. "Özür dilerim küçük Demir, özür dilerim," kollarını belime sardığında hıçkırdı.

"Özür dilerim, küçük Demir... Tüm yaşadıkların için özür dilerim," Dedim kekeleyerek. Konuşmak hiçbir zaman bana bu kadar zor gelmemişti. Birinden özür dilemek hiçbir zaman bu kadar can yakıcı olmamıştı.

Özür diledikçe kalbimdeki yangın büyüyor beni kendisiyle yakıyordu. Küçük Demir'in yaşadıkları beni kemirip bitiriyordu. Bu böyle olmamalıydı. O bu kadarını yaşamamalıydı.

Küçük Demir, yaşamalı. O her şeye rağmen yaşamalı ve yaşadıklarını unutmalı.

Özür dilerim.

Özür dilerim Küçük Demir.

Özür dilerim masum insanlar, o adamın yerine özür diliyorum. Hepinizden özür dilerim.

Bugün her babanın kahraman olamayacağına şahit oldum. Benim babam hiçbir zaman kahramanım olmamıştı ama bu durumdan hiçbir zaman da şikayetçi olmamıştım. Çünkü yüreğimde titizlikle büyütüp sakladığım umutlarımdan hiçbir zaman vazgeçmemiştim. İçimde hep bir umutla babamın yanına gidiyor, bana bakmasa bile sabırla bekliyordum. Bir gün... Elbet bir gün dönüp gözlerime bakacağını hayal ediyordum.

Benim babam aslında bir canavarmış ve bunu göremeyecek kadar kör ve aptalmışım. Bana nefretle bakarken, geleceğimize umutla bakmıştım.

Şimdi bütün umutlarım, hayal kırıklığı olup gözyaşlarımla dışarı firar ettiler.

Canım yanıyordu ama babamı bu gece kaybettiğim için değil. Küçük Demir'e ve masum insanlara yaptıklarına canım yanıyordu.

Utanıyordum. Bir canavarın kızı olmaktan, onun kanını taşımaktan utanıyordum. Oysa bu yaşıma kadar hiç utanmamıştım ama bu gece yer yarılsın, yerin dibine girmek istiyordum.

Toz bulutu olup yok olmak istiyordum.

Bana bunları yaşattığı için o canavarı asla affetmeyeceğim!

Burnumu çekip, Demir'in belimdeki ellerini tutarak ayırdım. Kanlı ellerine dokunmamla, yüreğimdeki yara kanayıp içime oluk oluk kanlar akıttı. İçim sızlıyordu.

Dizlerimin üstüne çömelip, kara gözlü küçük çocuğa baktım. Babamın gözlerine acımasızca bakıp, masum adamı kafasına tek kurşun sıkarak öldürdüğüne şahit olan kara gözlere baktım. Şimdi o gözlerin neden sürekli titrediğini ve neden bu kadar kara olduğunu biliyordum. O küçük gözler küçük çocuğun yardım çığlıklarını hâlâ duyurmaya çalışıyordu.

Islak yanaklarını usulca silip, yüzünü avuçlarımın arsına aldım. Onu nasıl teselli edeceğimi bilmiyordum. Özür dilemek hiçbir işe yaramıyordu. Ne vicdanımı rahatlamaya ne de küçük Demir'in yaşadıklarını unutturmaya yetiyordu. Sadece iki kelimelik küçük ve şimdi hiçbir anlam taşımayan bir cümleydi.

ZümraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin