40. BÖLÜM CEVAPSIZ SORULAR

153 151 0
                                    

Merhabalar bebeklerim... 🪐
Hepinize iyi okumalar diliyorum. 🕊
Lütfen bölümü oylamayı unutmayalım. 🤍

🐚🐚🐚

Tüm kötülükler hayatla bir olmuştu sanki. Bana gün yüzü göstermemeye yemin etmişlerdi galiba. Ben nerede mutlu olurum, nasıl her şeyi unuturum diye çabalarken hayat yüzüme gülüp arkamdan bıçaklıyordu. Sırtımda tonlarca bıçakların izleriyle gün yüzü görmeye çalışıyordum, kalbimde en derin yaralarla mutlu olmaya çalışıyordum. 

Biliyordum aslında, bu yaşılanların hepsi de birer sınavdı. Bizim geleceğimizi şekillendirecek zorlu mücadelelerimizdi. Geçip geçmemek bize kalmıştı, ama eğer hayatta kalmak istiyorsak geçmek zorundaydık. Bu sadece bizim için geçerli değildi. Sen sevgili okurum, senin ve diğerlerinin için de geçerliydi. Başına bir olay geldiğinde o senin sınavın olur, hayatın sınavıdır kendisi. Ya geçersin ya kalırsın. İkisi de senin elindedir. Geçersin, bir hayat kazanırsın; kaybedersin, hayatının sonuna gelirsin. İşte hayatın kanunu budur, kazanmak ya da kaybetmek. 

Ben ne taraftayım bilmiyorum. Yaşadığım çoğu olayı hep kazandım ama yaşadığım tek bir olayı kaybettim. Deniz… Biz onunla bir yuva kurmayı beceremedik, biz onunla aile olmayı beceremedik. Biz onunla bu mutluluk yuvasında yenildik, biz onunla bir hayat kurma yolunu kaybettik. Geri dönüşümüz olmaz artık. Çünkü daha başlayamamıştık bile, ve biliyorsunuz başlanmayan bir şeyin geri dönüşü olmaz. Olamaz zira… 

Günler, geceler boyu Deniz'i bekledim ben. Gelmedi… Yalvardım, dualar ettim. Gelmedi… Haykırdım, ağladım, krizler geçirdi. Gelmedi… Ben anladım ki onu söylediklerimle kaybetmiştim. Onu çok severken kaybetmek bu demekti işte, onu kırmamaya çalışırken kırmak bu demekti işte. Ondan ayrı kalmamaya çalışarak ayrı kalmak bu demekti işte. 

Onu çok özlemiştim. Hasreti yüreğimi dağlıyordu artık. Kokusu burnumda tütüyordu, sıcaklığını tenimde hissetmek istiyordum artık. Ama yoktu işte, varlığıyla mutlu ettiği şu bedenimi yokluğuyla da darmadağın ediyordu. Haberi yoktu… 

Bugün hastaneden taburcu oluyordum. İki günlük misafirliğim burada sona eriyordu. Mutlu muydum, asla… Buradaki saatlerin bana hissettirdikleri cehennemden farksızdı. Her akrebin hareketinde biraz daha canımı yakıyordu zaman. Zaman canı yakar mı demeyin, hemde öyle bir yakar ki… Çok yakıyordu canımı, daha önce hiç böyle yakmamıştı. Ben hem bebeğimi kaybetmiştim hem de sevgilimi. Daha ne olsundu ki hayatımda, canım yanmasındı da ne yansındı? 

"Ayris, hadi kızım bir adım daha at. Geldik zaten." Babam beni merdivenlerden çıkarmaya çalışırken ben geri gitmek istiyordum. O eve Deniz'le girmek istiyordum ama Deniz yanımda yoktu ki. Ben de o eve girmek istemiyordum. Ama gidiyordum da, zorla da olsa istemeye istemeye de olsa giriyordum o eve. 

"İşte oldu, bak geldik kızım. Annen açar şimdi kapıyı. " Ben sıkıntıyla bir nefes verip kapının açılmasını beklediğimde annem saniyesinde kapıyı açtı. Babama tutunarak içeri girdiğimde annem de diğer koluma girip salona doğru götürdüler beni. Karşı koltuklara oturduğumda herkes etrafımda dönüyordu nedenini bilmediğim bir şekilde. Aslı arkama yastık koyduğunda benim gözlerim hala Deniz'i arıyordu evde. Ama burada da yoktu, yine gelmemişti. 

"Anne Deniz nerede? " diye sorduğumda annem gözleri dolu baktı bana. 

"Gelmedi." dediğinde benimde gözlerim dolmuştu. Daha fazla orada oturamayacaktım. Koltuğa tutunarak ayağa kalktığımda annem hızla yanıma gelip elimden tuttu. "Nereye kızım? "

"Odama gidiyorum anne. Yatacağım biraz. " Annem odaya kadar yanımda geldiğinde ışığı açıp yatağa oturmama yardımcı oldu. Gerisini halledebileceğimi söylediğimde annem odadan çıktı. Biraz yatakta oturup düşündüğümde tekrar ayağa kalkıp gardıroba doğru ilerledim. Dolabın kapağını açıp elime geçen Deniz'in bir kazağını alıp yatağa doğru ilerledim yine. Yavaş yavaş yattığımda başımı yastığa koyup Deniz'in kazağını koklamaya başladım. Bir yandan onun kokusunu içime çekiyor bir yandan da gözlerimden yaşlar akıyordu. Yine de ben öylece durdum saatlerce. 

SİYAH MEZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin