Zeventien

85 13 1
                                    

Günlerdir hava yağmurluydu. Sanki gökyüzü de iki aşığın üzüntüsüne ağlıyordu.

Namjoon sürekli kendine kızıyordu.

Nasıl olurdu da eşini koruyamazdı?

Güzeller güzeli Seokjin'i, biricik eşini alıp uzaklara götürmek istiyordu. Onu her türlü sıkıntıdan, zarardan veya üzüntüden kaçırmalıydı.

Polisi aramıştı, ailesinin son yaptıklarının üstüne.

Polis geldiğinde onlar da bu mütevazı küçük çiçekçi dükkanından ve en az dükkan kadar gösterişsiz bir hayat yaşamaya çalışan sahiplerinden kimin ne istediğine anlam verememişlerdi.

Karakola gitmeleri gerekti sonra. Seokjin ifade verdi.

Dükkandaki kameraların da kayıtlarına bakılmıştı. Namjoon dükkana ve eşine saldıran kişinin abisi olduğunu belirtmişti.

Abisinin adını verdiğinde polisler suç dosyasının kabarık olduğunu ve en kısa zamanda tutuklanacağını söylemişlerdi.

Namjoon abisinden korkmuyordu. Onun bir şekilde yakalanacağını biliyordu.

Asıl mesele annesiydi.

Artık anne demeye utanıyordu. Çünkü durmuyordu.

Seokjin'e olan aşkını göremiyor oluşlarına sinirlendi. İstedikleri kadar çabalayabilirlerdi ama onun Seokjin'den ayrılmaya hiç niyeti yoktu.

Boşaydı bütün her şey.

Üniversitedeyken Seokjin'in onu sevmediğini düşünüp ağlaması kadar boşaydı.

Bu defa babasını aramayı aklına koydu.

Polis merkezinden çıkıp evlerinin yolunu tuttuklarında, Seokjin hâlâ sessizce ağlıyordu.

Tüm emekleri boşa gitmişti. Tekrar başlamalıydı.
Bir süre dükkanının kepenglerini indirip dinlenmeliydi önce.

Yoldayken Namjoon da babasını aradı.

Babasıyla ilişkileri eskiden oldukça iyiydi. Hatta Seokjin ile evliliklerine karşı çıkmayan tek aile üyesi oydu. Sadece annesinin baskısı altında kaldığı için homofobik bir görüntü vermeye çalışmıştı.

Arada arar ve Namjoon'a her şeyin nasıl gittiğini sorardı.

Namjoon tek çalışta açan telefona baktı bir süre.

Ardından babası her şeyden haberdar olduğunu, annesine ve abisine çok kızdığını ama elinden bir şey gelmediğini söyledi hemen.

Namjoon sadece derin bir nefes çekti.

Sonrasında olanları anlattı. Eşine ve ilişkisine verilen zararı söyledi.

Babası ise oldukça ılımlıydı. Namjoon'a çok üzgün olduğunu ve annesiyle tekrar konuşacağını söyleyip telefonu kapattı.

Arabada derin bir sessizlik olmuştu şimdi. Namjoon ise direksiyonu başka bir yöne çevirmiş evden uzaklaşmıştı.

Han Nehri'ne geldiklerinde arabadan inip yürümeye başladılar.

Namjoon eşinin ellerini sıkıca kavramıştı. Onun üzülmesinden nefret ediyordu.

Seokjin ise ağlamaktan kızarmış gözleriyle sevdiğine baktı. Bu adam olmasaydı kesinlikle dayanamazdı.

Bir anda durup Namjoon'u kendine çekti güzel olan.

Gözlerini kapatıp derin bir öpücük bahşetti kalın dudaklara.

Huzuru hissetmesi için yapmıştı bunu. Ve anında karşılık almıştı eşinden. Bir süre sarılarak öpüştüler orada.

Ayrıldıklarında ikisi de mayışmışlardı ancak sarılmaya devam ettiler.

Seokjin biriciğinin kulağına yaklaştı.

"Eğer gerçeklik buysa, seninle bu gerçekliği de güzelleştirmek istiyorum."

reality | namjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin