2. Bölüm: "Kan Kırmızısı"

144K 9K 26.1K
                                    

Başladığınız tarihi ve saati şuraya alalım.

Keyifli okumalar dilerim...

Bölüme oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

2 Şubat 00

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2 Şubat 00.02

Yalnız değildik.

Yalnız değildim.

İnsanoğlu dünyaya ilk adımını attığından beri asla yalnız değildi. Şeytan bir pelerin gibi arkasına takılmış, attığı her adımda ona eşlik ediyordu. Fısıltısı bir sarmaşık misali düşüncelere sızdığında kaçacak yer bırakmıyordu. Büyüyen bir tohumun toprağa tutunmak istemesiyle sarmaşıklarını toprağın daha da derinine indirmesine benziyordu bu.

İnsanoğlunun ruhu, dibi olmayan büyük bir çukur gibiydi. Çok derindi. Bir kere o fısıltıyı duyan kendini derinliğe bırakıyordu. Sarmaşığın onu tutmasını bekliyor ama umudu bir cam misali kırılıyordu. Şeytandı o. Umut verir, kendine çeker fakat sahip çıkmazdı.

Şeytanın sarmaşıkları, o derin çukurda düşerken sizi tutmazdı. O en güzeli, en günahkarıydı.

Ve biz insanoğlu, günaha aç varlıklardık.

Bu odada yalnız değildim.

Yatağımın altında bir kişinin veya varlığın hareket ettiğini hem duyabiliyor hem de hissedebiliyordum. Yatağın altındaki tahtanın hafif titreşmesi tüylerimi diken diken ediyordu çünkü o şey neyse tırnaklarını hafif de olsa tahtaya geçirmiş, boylu boyunca gezdiriyordu.

Bir an aklımı kaybediyorum sandım.

Tırnaklarının sürtünme sesi beynimin içinde binlerce kez turladığında farkında olmadan nefesimi tutmuş parkeye bakıyordum. Ne yapacağım hakkında bir fikrim yoktu ama kesinlikle normal şeyler olmuyordu. Bacaklarımı yatağın dışına indirdim ve ayağa kalkıp oradan hızla uzaklaştım.

Şimdi arkamdaki perdeyi hissediyordum. Camın kenarındaydım ve arkamda duvar vardı. En azından arkamı duvara yaslayarak oradan gelecek herhangi bir tehlikeden uzak hissediyordum. İlk başta duvar tıklatması şimdi de bu sesler... Anladığım kadarıyla bir şey benimle çok fena dalga geçiyordu ve bundan zevk alıyormuşçasına beni daha çok korkutmaya çalışıyordu.

Karanlık onların evi.

Oldum olası bildiğim bir şey vardı ki onların bizim korkularımızdan beslendiği. Böyle karanlık şeylere çocukluğumdan itibaren ilgim olduğu için hep araştırırdım bu nedenle az buçuk da olsa bilgiliydim. Zaten o kadar araştırmadan sonra çok bilmenin aslında mükafat değil de bir ceza olduğunu anlamıştım. İnsan bilmesi gerektiği kadarını bilmeliydi, fazlasını değil.

Odam fazlasıyla aydınlık olmadığı için ilk öncelik olarak tüm lambaları yaktım. Ardından masanın üstündeki telefonumu alarak flaşını açtım. Yatağın altına bakacaktım.

22 | GECENİN SANRISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin