30. BÖLÜM

582 77 3
                                    

Tu Yan birden boşanmanın onun için bir son değil, yeni bir başlangıç olduğunu fark etti.

İlk itirafı, ilk zayıflığı... hepsi boşandıktan sonra gerçekleşmişti. Hepsi kulağa biraz saçma gibi geliyordu ama konu Gu Chenbai olduğu için doğal hâle gelmişlerdi.

Gu Chenbai ona sarılırken Tu Yan tamamen Gu Chenbai'ye yapışıktı, ikisi de sessizdi. Sarmaşıklar gibi görünüyorlardı; birbirlerine hava alamayacak kadar sıkıca sarılmışlardı. Etrafta hiç ses yoktu, sanki uçsuz bucaksız evrende sadece birbirlerine sarılan ikisi varmış gibiydi.

"Tu Bao, neden korkuyorsun?"

Tu Yan'ın kirpikleri titredi, bir süre bekledi ve dudağını ısırdı.

"Seni bu kadar üzecek ne söyledi? Söyle bana, hm?"

Tu Yan, Gu Chenbai'ye kırmızı gözlerle baktı. Bir an için mücadele etti ama sonunda pes ederek mırıldandı, "Annenin ve babanın beni kabul etmeyeceklerini söyledi."

Gu Chenbai'nin konuşmasını beklemeden, "Ailen beni sevmiyor ve onları zorla kendimden hoşlandıramam. Küçüklüğümden beri büyükleri nasıl memnun edeceğimi bilmiyorum. Muhtemelen evliliğe ve senin eşin olmaya hiç uygun değilim. Belki de başından beri yanlış yapmışızdır."

"Neyi yanlış yaptık?"

"Aslında acı çekmene gerek yoktu. Nazik ve düşünceli bir omegayla evlenseydin, şimdi bir ikilemde kalmazdın."

"Şahsen ben acı çektiğimi düşünmüyorum, peki sen neden acı çektiğimi düşünüyorsun?" Gu Chenbai parmaklarıyla Tu Yan'ın gözlerindeki yaşları sildi ve ciddi bir şekilde, "Açıkçası, dünyadaki en kutsanmış insanım," dedi.

Tu Yan'ın gözlerindeki umut keskin bir şekilde arttı, sonra çekinerek saklandı.

"Tu Bao, insanlar bencil hayvanlardır. Senden hoşlanıyorum ve bunu karşılığında hiçbir şey istemeden yapmıyorum. Benden hoşlanmasaydın ve benim için en ufak bir değişiklik bile yapmasaydın şimdiye kadar dayanamazdım." Gu Chenbai, Tu Yan'ın sırtını nazikçe okşadı, onu öpmek için başını eğdi ve sonra dedi ki, "Beni istemsizce uzaklaştırdığın her seferde gerçekten çok üzüldüm, fakat sonra anladım ki benim küçük Tu Bao'm aslında sevgisini nasıl ifade edeceğini bilmiyor. Beni kalbinde tutuyor ve sessizce benimle ilgileniyor. Bence bu her şeye değer."

Tu Yan'ın burnu sızladı. Tekrar gözyaşlarına boğulacağından korktuğu için başka yere baktı, "Kim dedi ki kalbimde-"

Ancak, kelimeler dudaklarına geldiğinde aniden durdu. Gu Chenbai'ye göz ucuyla baktı ve Gu Chenbai'nin yüzünde yumuşak bir gülümsemeyle ona baktığını gördü.

Kafasını Gu Chenbai'nin kollarına gömdü, "Artık söylemeyeceğim."

Gu Chenbai onu doğrulttu, gözlerine bakarak "Ailemle konuşacağım, korkma." dedi.

Tu Yan başını salladı, "Mm."

Gu Chenbai, asansör düğmesine henüz basılmadığını hatırladı. Tam uzanmak üzereyken Tu Yan elini tuttu ve tereddütle konuştu, "Benden ne yapmamı istiyorsan söyle. Belki iyi yapamayabilirim ama anneni ve babanı memnun etmek için elimden geleni yapacağım."

Gu Chenbai uzun süre suskun kaldı. Tu Yan, asansörün çıkacakları kata ulaştığını ve Gu Chenbai'nin dışarı çıktığını düşünerek kafasını kaldırmaya cesaret edemedi. Lakin Gu Chenbai uzanıp elini sıkıca tuttu ve yüzünü nazikçe okşadıktan sonra dudaklarını öptü.

Öpücük o kadar yoğundu ki Tu Yan'ın nefesi bir anlığına kesildi. Sanki Gu Chenbai farklı bir insana dönüşmüştü. Tu Yan'ın düşünce treni onun tarafından bozuldu, ruhu bedenini terk ederken sadece çaresizce boğulan biri gibi Gu Chenbai'nin boynunu tutabildi.

Limited Possession [BL] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin