79. Bölüm: Küçük Bir Tohum

22.4K 1.8K 1.6K
                                    

Ben geldimm ❤️

Nasılsın? Nasıl gidiyor?

#Finalesonbir

Minnak bir açıklamam var, final iki bölümden oluşacak. Final Part1 ve Final Part2 olacak şekilde...

500 yorumu geçelim lütfen... (sınır değil)

Bölüme bir çiçek bırakalım 🌸 (bölüme bir çiçek bırakmayanı cinler...)

Birinci bölüm şarkısı: Yıldız Tilbe- Şivesi Sensin Aşkın

İkinci bölüm şarkısı: Sezen Aksu- Belalım

Üçüncü bölüm şarkısı: Pinhani- Bilir O Beni

İyi okumalar güzel çiçek!

...

"Alekta movik movik , Alekta movik movik!" Hazar Rockçı Serpil edasıyla böğürerek dans ettiği sırada Kartal arkamdan belime sarıldı.

"Bebeğim kameraya bak!" işaret parmağıyla Aka'nın tuttuğu kamerayı bana gösterdiğinde kocaman gülümsedim ve elimdeki -alkolsüz- içeceği havaya kaldırarak poz verdim. Yüzüğümde sanki ben buradayım! dermiş gibi parlamıştı.

Kartal elimdeki içeceği alıp beni döndürdüğünde içeceği yanımızdaki masaya koydu ve beni kendine çekti. "Hâlâ inanmakta zorluk çekiyorum...Şimdi sen, ben...Biz evlendik değil mi?"

Başımı ardı ardına salladığımda Kartal, Hell'in büyük bir özenle saçıma taktığı tel tokaları çıkardı ve spreyli saçımı eliyle düzeltmeye çalıştı.

"Evlendik!" deyip olduğum yerde zıpladığımda Kartal yanağıma iç çekerek sert bir öpücük kondurdu.

"Lâl Çiçek Uygar..." dedi gözlerime büyük bir aşkla bakarken. "Ne de yakıştı sana..."

Kaşlarımı kaldırım. "Lâl Çiçek Demir Uygar canım."

"O ne lan random gibi?" Kartal'a bayık bir bakış atıp yanağından öptüm.

"Ben bir Ediz abimin yanına gideceğim," deyip hızla yanından ayrıldığımda adımlarım kenarda arkasını herkese dönmüş rakısını içen ve simsiyah kıyafetleriyle gözükmeyen Ediz abime yöneldi.

Kollarımı arkasından boynuna sardığımda anında elleri ellerimi buldu. "Kızım," deyip beni yanındaki sandalyeye oturttuğunda tüm karanlığa rağmen yeşil mücevherleri parıl parıl parlıyordu.

Ediz abimin ellerini sıkı sıkı tuttuğumda yeşil gözlerinden bir damla yaş aktığını , kalbimde akan ılık sıvıdan hissetmiştim. O yaş öpmeye bayıldığım yanağından çenesine doğru aktı ve çenesinden yere bir yağmur damlası gibi düştü.

"Ağlama," dedim hafif bulunan sesimle. "N'olur ağlama..."

Gülümsedi. "Arkandan su döküyorum çiçeğim."

Birden yaşlar gözlerimden bir yağmur gibi akmaya başladığında ellerimi ellerinden çektim ve boynuna kocaman sarıldım.

Ediz abim kollarını belime ve sırtıma tüm hisleriyle sardığında boynundan derin bir nefes çektim. "Baba," dedim daha da sıkı sarılarak. "Bu bir ayrılık değil!"

Bir şey demedi, bana sıkıca sarıldı. Boynumda soluklandı. Başını geriye çektiğinde burnunu da çekti.

"Ben şimdi ne yapacağım?" dedi kısık bir sesle. "Her sabah neşeyle beni sen uyandırmadan nasıl güne uyanacağım? Akşam eve geldiğinde koşarak üzerime atlamadan nasıl duracağım?" titrek bir nefes aldı. Gözlerini kolunun tersiyle sildiğinde dudaklarından boğuk bir ses geldi. "Haberleri izlerken kolumun altına sen girmeden nasıl huzur bulacağım? Her akşam gelirken benden tatlı istemeden nasıl geleceğim eve?" Hıçkırdı. Hıçkırığı kalbimi yaktı. "Ben sensiz nasıl yapacağım Çiçek?!"

LALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin