2- Koğuştaki Ülkücü

27.1K 2.3K 1.7K
                                    

Keyifli Okumalar...

Uyandığımda, her yerim demirin üzerinde yattığım için ağrıyordu. Sabah güneş doğarken yatmıştım, tahminimce bir iki saat belki uyumuş belki uyumamıştım.

Gözlerimi araladığımda ilk gördüğüm koğuşun içindeki mutfak kısmında kahvaltı hazırlamak için koşuşturan üç kişi oldu.

Yavaşça doğruldum, hala çoğu kişinin uyuduğunu da fark etmiştim. Etrafıma bakarken tam yanımdaki ranzada oturmuş bana bakan genç çocukla gözlerim onun üzerinde durdu.

Gerçekten genç bir çocuğa benziyordu 18, belki 19 yaşlarındaydı. İnce değildi ama yapılı da değildi, bir kavga da kendini savunacak gibiydi. Simsiyah saçları vardı ve uzadığı için birbirine karışarak alnına dökülmüştü. Teni beyazdı, gözleri maviydi, suratında ve boynunda benleri vardı ve utanmadan, sıkılmadan, çekinmeden öylece bana bakıyordu.

En sonunda "Neden öyle bakıyorsun?" dedim, sesim hala çatallı ve bağırmaktan kısıktı.

Omuzlarını silkti. "Nasıl bir suç işledin de bu kadar dayak yedin diye düşünüyorum abi. Ben hırsızlık yaptığım için gardiyan iki tane enseme geçirmişti yalnızca. Senin gelmişine geçmişine geçirmişler"

Yarım ağız kendi halime gülerken uzun parmaklarımla bıyıklarımı tarayarak tamamen doğruldum ve sırtımı demire yasladım. Ona cevap vermedim fakat o konuşmaya devam etti.

"Ülkücü müsün abi sen, bıyıkların var" dediğinde yan bir bakış attım temiz suratına.

"Her bıyığı olan ülkücü mü oluyor? Burak Özçivit de çay ocakları başkanı o zaman" diye homurdandım ve bir an duraksayarak ekledim. "Ülkücüyüm bu arada"

Sırıttı, ince dudakları kıvrıldı. "Adın ne abi?"

"Kunt" dedim.

"Abi affedersin ama bıyıkların yeterince belli etmez diye mi adın Kurt amına koyayım?" dediğinde sert bir soluk çektim içime.

"Kurt değil Kunt"

"Anlamı ne peki? Kurtların şahı falan mı demek?" Gözlerimi sıkıca kapattım ve yavaşça geri açtım. Gözümü açar açmaz koğuşun en gevezesini nasıl bulmuştum ki?

"Hayır" dedim sabırla. "Sağlam, iri yapılı, dayanıklı demek"

Kafasını salladı yavaşça. "Sormadın ama ben de Gökay abi"

Kafamı salladım ben de sadece. Konuşmaya devam ettiğinde gözlerimi kapatıp bıkkınca bir nefes verdim, çok konuşuyordu.

"Sen neden girdin abi bu koğuşa? Ülkücüleri sokmazlar buraya. On beşinci koğuşta olman lazımdı senin" dediğinde ona baktım. Neden sokmadıklarını merak ettiğimi ben sormadan anlayınca derin bir nefes verdi.

"Sorunun cevapları şu an burada değiller"

"Kimler burada değiller?" dediğimde bir sır verir gibi bana yaklaştı. "Solcular komünitesi" dedi. Kaşlarımı çattım.

"Bundan bana ne?" dediğimde gözlerini kırpıştırdı. "Kurt abi, sen ülkücüsün"

"Kunt"

"Kunt abi" diye düzeltti. "Kavga falan etmez misiniz?"

"1970'lerde 80'lerde değiliz, insan gibi konuşur anlaşırız" dediğim sırada mantığım bir gerçeği bağırdı bana.

Ben solcuların dolu olduğu bir koğuşta solcu katili olarak bulunuyordum.

Rahatsızca kıpırdanırken kahvaltı hazır olduğu için Gökay ile beraber masaya geçtik, uyuyanlar uyandırıldı. Uyanmayanlar sarsıldı, bazılarına su döküldü hatta. Ramazan diye bir adamı ranzanın üst katından ittiler. Boş gözlerle izledim olanları.

yara izi tacirleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin