22- (~ Görev 1: Sevkiyat ~)

9.1K 351 12
                                    

Sara Pars'a duyduğu öfkeyi yatıştırmaya çalışsada bu pek mümkün olmuyordu. Hayatında ilk defa bu kadar riskli bir işe bulaşmıştı ki bu iş hem mesleğini bitirecek hem kendi hem abisinin canına mâl olabilecek türden bir işti ve Pars bu süreçte yanında olacağını kendisine yardım edeceğini söylemişti. Ama şimdi yanında olmaması canını acıtıyordu.

İki saatin sonunda limana vardıklarında Sara arabadan inerek bileğindeki tokayla saçını bağladı. Şimdiden avuçlarının içinin terlediğini hissedebiliyordu.

"Evet yapabilirim." diyerek kendini cesaretlendirdi.

Demir, "Şu kulaklığıda taktığında tam olacağız."dedi. Sara kulaklığı takarken;

"Adamla her konuşmanı duyacağız. Keskin nişancılar da yerlerinde. Korkulacak hiç bir durum yok. Burdan sonra tek hareket edeceksin. Baştan 8.gemi -kolunda ki saate bakarak- hazırsan başlayalım! Dur unutmadan ihtiyacın olmayacak ama şu silahıda al." dedi. Sara elindeki silaha sonrada Demir'e bakınca Demir içten bir gülümse sergileyerek;

"Sorun yok." dediğinde Saraya cesaret verdi. Sara silahı aldı ve beliyle pantolonunun arasına sıkıştırdı. Şimdilik sessiz ve sakin gibi görünen limanda yürürken tek duyduğu yankılanan ayak sesleriydi. Bir an arkasına dönüp baktığında kimseyi göremedi. Demir ve adamlar çoktan saklanmışlardı. Sara geminin önüne gelince durdu. Geminin içinden bir adam gelerek kendisine üst kata çıkana kadar eşlik etti. Alt katta adeta koruma ordusu varken üst katta sadece bir adam onu bekliyordu. Sara'yı yukarı götüren adam tekrar aşağı inince Sara kendisine aç köpek gibi bakan adamla başbaşa kaldı. Adamın bakışlarından rahatsız olduğu için bir an önce malı teslim alıp diğer gemiye götürmek istiyordu.

"Mallar için burdayım." dediğinde adam gülerek;

"Aferin sana akıllı kız sen hep böyle sana verilen görevleri yapar mısın?" diyerek masadaki çantayı işaret etti. Sara kendisiyle alay eden adama sinirle baktıktan sonra masadaki çantayı alarak aşağı inmek için merdivenlere yöneldiğinde adam arkasından seslenmeye başladı.

"Bu kadar erken nereye güzelim. Biraz eğlenelim." Lafını duymamazlıktan gelerek yürümeye devam etti. Sara'nın bu davranışına hayli sinirlenen adam oturduğu masadan kalktı. Sara tam merdivenlerden aşağı inecekken saçlarını ellerine dolayarak geminin trampetlerine dayadı. İki büklüm olan Sara'nın gördüğü tek şey denizdi. Adam arkasından kendini Sara'ya bastırarak;

"Şimdi söyle benimle takılacak mısın?" dediğinde Sara,"Bırak beni pislik." diye tepinmeye başladı. Dizini bükerek topuğuyla adamın özel bölgesine vurdu. Ardından kafasıyla adamın burnunada vurunca adam Sarayı bırakıp acıyla kıvranmaya başladı. Sara belindeki silahı çıkararak adama doğrulttuğunda aşağıdaki korumalar ellerindeki silahlarla koşar adım yukarı çıktı. Sara'yla adamın çevresine çember şeklinde doluştular. Demirin emriyle keskin nişancılar hedefleri tam tutturduklarında aynı anda nişan aldılar.

Sara bu görüntüye daha fazla dayanamayarak kulaklarını elleriyle sıkıca kapattı. Dizlerinin üstüne düşerek gözlerini sımsıkı yumdu. Cebinde ki telefonun titrediğini hissetti. Abisini rehin alan kişiden geldiğini düşündüğü için hemen telefonunu çıkarak mesaja baktı.

0530 255 ** **:Görevin başarıyla tamamlandı. Sapık herifin böyle davranacağını kim bilebilirdi. Hak etti. Bu talihsiz kaza için bir defaya mahsus malları diğer gemiye teslim ettireceğim. Cesetleri ve yaralıları ben hallederim. Siz Mallara dokunmadan gemiyi terk edin.

Mesajı okuduktan sonra sinirden çığlık atan Sara Demirin kolundan tutarak kaldırılmasıyla kendine geldi.

"Şerefsiz herif hayatımı mahvettiği yetmiyormuş gibi birde bu seferlik diyor." diyerek yerdeki adamlara baktı. Eliyle ağzını kapatarak hıçkırıklarını durdurmaya çalıştı.
Bu geceden sonra elleri kana bulaşmıştı. Uyuşturucu kaçakçılığı, adam yaralama, öldürme hepsi dakikalar içinde gerçekleşmişti. Hayatı boyunca aklından geçmeyen, geçirmediği şeyler sadece dakikalar içinde olmuştu. Demir'in yardımıyla zar zor arabaya bindiğinde yol boyunca yaşadığı travmayı üstünden atamamıştı.

***
Eve girdiklerinde salonda Gökçe ve Pars onları bekliyordu. Demir Pars'ın talimatıyla Gökçeyi, zorla odasına çıkartığında Pars'la baş başa kalan Sara konuşmak istemediği için merdivenlere yöneldiği esnada Pars kolundan tutarak durdurdu. Bu duruma hayli sinirlenen Sara;

"Dokunma bana." dedi. Pars Sara'nın kolunu bırakmayınca;

"Beni yanlız bırak Pars halimi görmüyor musun? Seninle köşe kapmaca oynamayacağım." diyerek elini Parsın elinin üstüne koyarak kolundan ittirmeye çalıştı. Fakat pars Sara'nın kolunu bırakmayarak kapıya doğru çekiştirmeye başladı. Sara bir yandan Pars'ın, tuttuğu kolunu kurtarmaya çalışıyor bir yandan da yürümemeye direniyordu.

"Pars bırak beni. Delirdin mi!" diye bağırıyordu.

Pars Sara'nın dediklerini duymuyor gibi davranıyordu. Sarayı zapt edemeyince en sonunda omzuna alarak arabaya kadar taşıdı. Zar zor bindirdiği arabanın kapılarını kitlediğinde Sara Pars'ın delirdiğini düşünmeye başladı. Bu gece yaşadıkları yetmiyormuş gibi şimdide Pars'ın delirmesine katlanıyordu. Sara bağırdıkça bir şey sordukça yada arabada sağa sola saldırdıkça Pars hiç umursamıyor arabayı daha hızlı sürüyordu. Sara kaza yapmamaları için susmuş sessiz sakince olacakları beklemeye başlamıştı.

KARANLIK +18 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin