♣️ 3. Bölüm - MAYIS AKIN ♣️

57.8K 2K 1.9K
                                    

Multimedya: Mayıs Akın.

Sellam, nasılsınız? Ben bugün bir başka mutluyum. Çünkü sonunda severek yarattığım karakter kurguya giriyor.

Bu bölümde Urfalı değilde İzmirli bir karakter ile tanışacağız. Umarım bölümü beğenirsiniz.

O zaman hızınızı kesmeden devam edelim bakalım.

Keyifli okumalar dilerim 🤍

Mayıs Akın'dan

' Mayıs Akın,

1999 da İstanbul'da doğdu, ilkokul ve ortaokulun üçüncü sınıfına kadar burada bitirdi. Trafik kazasının, ailesini ondan alması ile birlikte İzmir'e teyzesi gilin yanına yerleşti. Ortaokul son sınıfı psikolojik rahatsızlıklar yüzünden açıktan bitiren Akın, liseyi de İzmir'de okudu.
Lise sonrasında 9 Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okumaya hak kazanan Mayıs Akın, son sınıf öğrencisi olarak eğitimine devam etmektedir. '

Noktayı koyup 'enter' tuşuna basarak e-postayı fakültenin rektör hocasına (Murat) yolladım. Bütün hukuk fakültesinin özgeçmişini kısa bir şekilde 3. tekil ağzı ile atılmasını istemişti. Attığım e-postayı gözden tekrar geçirdiğimde gayet kısa ve uygundu. E-mailimde gezindikten sonra telefonu kapatıp

"Mayıs yemek hazır!!!"

bağıran teyzeme

"Geliyorum!"

Diye cevap verdim. Yatağımdan doğrulup masamda ki toka ile sarı saçlarımı öne savurarak ev topuzu yaptım. Havalar daha soğuk olsa da saçlarım beni her mevsim terletmeyi başarıyordu. Koridorun sonunda sağda kalan odamdan çıktığım an karşımda kalan kuzenim (Beril) de aynı anda çıkınca gülümsedim. Beril gülümsememe karşılık verip yanıma yaklaşınca bir şey diyeceğini anlamıştım. İyice yanıma sokulup

"Akşam işin var mı kız?"

Değince sesinde ki heyecan merakımı artırmıştı.

"Niye? Ne oldu?"

"Ali'nin kuzeni Urfa'dan gelmiş, gezdirecekmiş. Siz de gelin diyor, gidelim mi?"

Değince merakım kaybolmuştu. 'Bu yüzden mi meraklanmıştım yani, Ali'nin kuzeni için mi? Gelmişse gelmiş, banane yahu!' diye içimden homurdanırken Beril:

"Alo! Ne diyon, gidelim mi?"

Değince sesinde ki heyecanı cevabım düşüreceğini anlayınca gözlerimi kaçırdım. Öyle ortamları sevmiyorum, ne yapayım? Her insan, herşeyi de sevmez ki!

"Hani siz Ali ile küstünüz!?"

Sesim sorgulayıcı ve öfkeli çıkmıştı ki Beril gözlerini kaçırıp parmak uçlarına koyunca hafifçe sırıttım. Utanınca çok tatlı oluyordu.

"Ya küstük aşkım, ama ne yapayım dayanamıyorum. Korkuyorum, zaten Urfa cesareti bedenini kaplamış. Giderse ne yaparım?"

Deyip iki elini ok şeklinde birbirlerine değdirince iç çektim. Yüzünü de üzgün emojisi şeklinde ayarladığında daha fazla bu eziyete katlanamayıp

"Ayy! Çok cıvıksınız."

Deyip dilimi çıkardım. Elinden kurtulmak istermişçesine mutfağa koşar adımlar ile ilerledim.

"Yaa, cevap vermedin ama!"

Diyen Beril'e sırtımdan bakarak olumsuz anlamda dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı salladım.
Mutfağa girdiğimde Vedat eniştem her sabah olduğu gibi elinde gazetesi ile çayından yudum alırken, Beren teyzem mesajlarını kontrol ediyordu. Aklıma birden bire annem ve babam gelince yüzümde ki tebessüm yerini üzüntüye bırakmıştı. Hayat onları hayatımın en dönüm noktasında benden almıştı. Defalarca o kazada neden bende ölmedim diye isyan etmiştim fakat boştu, o kaza zaten beni almıştı. Hayatımın en değerli parçalarını elimden koparıp yaşamamı istemişti ama ben paramparça bir puzzlede eksik parçalarımı arayıp durmuştum. Belki de hepsini yerlerine yerleştirip arasaydım daha kolay olurdu fakat dedim ya en önemli dönemimde kaybetmiştim. Aklım onun yanında teslimeyetten başka bir şey düşünememişti. Teyzemin beni farkedip çağırması ile düşüncelerim bir süreliğine kaybolmuştu. Derin bir nefes alıp masada ki yerime geçtim. Durup dururken ailemin aklıma gelmesi iştahımı kaçırmıştı 'ne zaman vardı ki' diye aklımdan geçirdim. Tabağımda ki kahvaltılıklar ile oynarken teyzem yemediğimi anlayıp

Elemkârâne Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin