26. Bölüm - Ruh Asması

732 82 27
                                    


tw|| kan, gözyaşı, ölüm, ceset, etc.

Bu karanlık gece bitsin istedim

Korku içinde çok titredim

Güzel gözlüm gülsün istedim

Bitsin bu ağrı, ölmek istedim

-

Kaygı ve keder ile yüzüm sararıyor

Aşk ateşi ikimizi de yakıyor

Ardımda sevdiklerim, korkuyor

Geceleri ağlayıp durduğumdan

Gözyaşlarım etrafa savruluyor

-

Ruhumuz gizli bir sandık

Açmaktan hep kaçtık.

Gün geldi kilit kırıldı

Saklıyı etrafa saçtık.

-

-Iraz'daki iki aşığın defterlerinden

***

"Kağanım."

Kağanın kendisinden iri ve uzun olan askeri yere diz vurdu. Yibo buyurdu. "Dinliyorum Oğuzalp."

"Akçora Bey bu gecenin tören için uygun olduğunu söyledi. Ulak da yolcuların gelmekte olduğunu haber verdi. Yarın sabaha varmış olacaklar."

Kağan düşünceli bir ifadeyle onu onayladı. Asker baş selamı verip kağan ve ailesinin yanından ayrıldı.

Şenlik sürüyordu. Gündüzleri kılıç, koşu gibi yarışlarla geçiyordu. Ve Yibo şenliğin her bir günü boyunca, Xiao Zhan'ın aksi için ısrarlarına rağmen yataktan kalkmış, yarışların hepsine katılmış, üstelik kazanmıştı.

Zhan ve annesiyle birlikte çiçek bahçesine şenliğin ikinci gününde gitmişlerdi ancak Fen Li, onun anlam veremediği bir şekilde her gün oraya gitmekte ısrar ediyordu. Bugün ise hava kararmaya başladığında ancak gidecek vakit bulabilmişlerdi.

Gökyüzü gecenin koyusuna bulanırken yeryüzü rengarenk önlerindeydi. O an çiçekli bahçede yürümek, arkada bırakılan her şeyin gerçekten geride kaldığı hissini yaşatıyordu insana. Gitseler, dönmeleri gereken sorumlulukları olmayacak, tüm ağrı ve sızıları geçmişte saklanacak gibiydi. Fakat kendilerinin bu kadar farkındayken ve çevrelerinde onlarca asker dolaşıp dururken bu hisse kapılmak dahi imkansızdı.

Kendilerinin ve yanındaki adamın kim olduğunu ve niye burada olduklarını sadece geceleri unutabiliyorlardı artık. Uyumanın kendisini ise büsbütün unutmuşlardı.

Gece çöktüğünde, herkes odalarına çekildiğinde gergin adımlarla odaya gidip yine gergin hareketlerle yatağa uzanıyorlardı. Fakat kısa bir süre içinde konuşmaya, paylaşmaya, paylaştıkça yakınlaşmaya başlıyorlardı. Yakınlaştıkça da korkmaya.

Gece alamadıkları uykuyu at arabasına bindikleri her sefer başlarının istemsizce birbirlerinin omuzlarına düşmesiyle kestirerek alıyorlardı. Aralarında asılı binlerce yıllık mesafeyi bir gecede kat etmişlerdi.

Fen Li biraz önce gelen askerin uzaklaşmasını bekledikten hemen sonra Yibo'ya dönüp dikkatle sordu, "Tüm askerlerin isimlerini biliyor musun, Yibo?"

Yibo gülümsedi. "Neredeyse hepsi benim silah arkadaşım. Birlikte yetiştik."

Sadece ifadesi dahi tek başına onlar benim yoldaşım, benim için görevli erlerden çok daha fazlası, diyordu.

CasusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin