8. BÖLÜM: PANKEK ve DONUT

9.8K 576 174
                                    

"Uyandın mı canım?" annem ben kendime su doldururken merdivenlerden iniyordu. Ağrı kesiciyi ağzıma atarken başımla onayladım.

"Daha iyi misin peki?" dedi yanlış bir şey söylemek istemiyormuş gibi tereddütle. Dün gece tekrar zihnime düşerken gözlerim dolmuştu bile.

"Gel balkona çıkalım." dedi beni elimden çekiştirerek balkona çıkarırken. Zaten bitkin olan vücudumda sürüklemeye dünden razıydı.

"Anlat şimdi." beni kendine yaklaştırarak ellerimi avuçladı. Annem daha kırk beş yaşlarında oldukça genç sayılabilecek bir kadındı. Fakat Mersin onun hayatını geçirdiği şehir olduğu için yanıma taşınmıyor veyahut beni yanında tutarak hayatıma engel olmak istemiyordu. Çok küçük yaşımda ayrılmış sayılırdık. Babam restorantında beni işe sokunca dört yıl boyunca sabah akşam bulaşık yıkadığım için eve sadece uyumaya dönerdim. Lise bittiğinde ise Barbaros ile beraber bu şehirden taşınmıştık. Yani annemle az görüşürdüm. Ama o ne olursa olsun annemdi.

"İş arkadaşımla tartıştım." dedim sadece. Sesim tir tir titrediği için hikayenin bu kadar olmadığını düşünmüş olamlıydı.

"Duymak istemeyeceğim şeyler söyledi. Benim üstümdü ve ben ona karşı çıktım. Aslında onu korumaya çalışıyordum." delirmiş gibi cümlelerimi arka arkaya sıraladım. Annem bu halime kıkırdadı.

"Ne söylediğini bilmiyorum. Ama seni bu hale sokmak zordur en çok ben bilirim bunu. Baban yüzünden bile seni hiç dün geceki gibi görmemiştim."

Sıkıntı ile dudağımı dişledim. Sözleri daha da canımı sıkmıştı.

"Bu yüzden artık orada çalışmana izin veremem." dediğinde ise kaşlarımı çatıp kafamı kaldırarak ona baktım.

"Barbaros'u arıyorum. Bir şekilde seni ikna etsin ve eski işine geri dön. Senin güzel bir hayatın vardı. Zaten her şeyi bozan benim. En azından bunu yapmalıyım." dedi ayağa kalkarken. Tereddüt etmeden elini yakaladım.

"Deli deli olma." bizi küçükken böyle uyardığı için özellikle bu kelimeleri seçmiştim. "Rüzgar'ın bana söylediği şeylere rağmen onunla çalışmayı Barbaros ile çalışmaya yeğlerim." ben dilimi yeterince hızlı ısıramadan kelimeler ağzımdan yuvarlanmıştı. Annem dehşetle bana baktı.

Balkondaki sahili gören salıncağın üzerinde oturuyordun. Bir hevesle kalktığı koltuğa geri oturdu. Söyleyeceğim şeylerin onu çok üzüp yıpratmamasını umdum.

"Neden?" dedi bakışları ile zaten sorduğu soruyu dillendirirken. Derin bir nefes aldım ve bir kaç dakikalığına kıyıya vuran dalgaları seyrettim. Acilen tatile çıkmam gerekiyordu. Mutfaktan ve mümkünse bu ülkeden uzakta sessiz sakin bir yerde güzel bir tatil.

"Beni bilirsin." cümleme böyle başladım. "Herkesi alttan alırım. Biri ile kopmam için özellikle Barbaros gibi yirmi yılımı geçirdiğim biri ile kopmam için beni bir kere üzmesi yetmez."

"Barbaros ile kopmak?" şaşkınlıkla soludu. Söylediğim şeyker arasından sadece buna dikkat etmişti anlaşılan. Yine söylemek istediğimi ona söyleyememiştim. Bu demek oluyordu ki bugün hiçbir sözümü sakınmayacaktım.

"Sorun sence Barbaros ile kopmam mı?" dedim bir anda ağlamaya başlarken. "Sana beni bir kez üzmesi yetmez diyorum. Senin anladığın şey bu mu?" dedim ayağa kalkıp mutfağa girerken. Annem koşarak peşimden geldi.

"Bilmiyormuş gibi davransanda onu sevdiğimi biliyordun." ona sırtımı dönüp peçete ile gözlerimi kurulamaya başladım. "Bunu o da biliyordu ve beni öptü anne." dedim hıçkırıklarımın ardı arkası kesilmezken. Çaresizce kurulamaya çalıştım.

Yes CHEFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin