Kal

815 47 110
                                    

Meris

Gözüme vuran ışıkla uyanmıştım. Düne dair hatırladığım son şey kafasını masaya vurduğum adamın beni yere düşürüp tekmelemesiydi. Eve nasıl geldik? Nasıl yerden kalktım? Hiçbirini bilmiyordum. Başımdaki ve karnımın yan kısmındaki dayanılmaz ağrılar için acilen ağrı kesici almam gerekiyordu. Beni uyandıran ışığa ve ağrılara bir küfür savurup gözlerimi açtım.

Salondaydım ve Hande karşı koltukta oturur bir halde uyuyakalmıştı. Neden buradaydık ki? Hadi ben kendimi biliyorum Hande rahat uyusun diye burada yatmışımdır kesin, peki Hande neden buradaydı? Saate baktığımda daha çok erken olduğunu gördüm. Kalkmaya çalışınca karnımdaki ağrı kendini daha da belli etmişti. İçimden o tekmeleri atan adama ana avrat düz giderek doğruldum.

Hande burada böyle uyumaya devam ederse her yeri tutulurdu ama uyandırırsam da geri uyumazdı, biliyordum. El mecbur diye düşünerek kalkıp Hande'yi dikkatlice kucağıma aldım. Ağrıdan ölmeme çok az kalmış da olsa odaya doğru yürümeye başladım. Odanın kapısının önüne geldiğimde Hande burnunu boynuma sürtüp boynumdan öpmüştü. Ne yani uyanmış mıydı?

Meris: Uyandın mı?

Hande: Evet. Tutamadım kendimi özür dilerim. Çok özledim seni.

Meris: Yok, sorun değil.

Hande: Bunun için de özür dilerim o zaman şimdiden.

Ben daha ne olduğunu anlamadan yanağımdan ve boynumdan yeniden öpüp boynumdan derin bir nefes almıştı. Yavaşça Hande'yi yere bıraktım, artık bunun zamanı gelmişti. Elimi karnıma götürdüğümde acıdan kaşlarım çatılmıştı ki kaşımdaki acıyla yeniden bir küfür savurdum. Güne harika başlamıştım.

Meris: Hay sikeyim. Bu ne?

Hande: Ne oldu? İyi misin?

Başımı iki yana salladığımda Hande tişörtümü kaldırıp karnıma ve sırtıma bakmıştı. Onunla beraber ben de baktığımda karnımın morarmış olduğunu gördüm. Sırtım? O da mı morarmıştı?

Hande: Daha kötü olmuş. Doktora gidelim Meris.

Meris: Daha kötü derken?

Hande: Gece bu kadar morarmamıştı.

Meris: Sen nereden biliyorsun ki bunu?

Hande: Deniz söyledi. Tekme attılar bakın dedi. O yüzden baktım.

Meris: Neyse. Doktora gerek yok geçer kendiliğinden.

Hande: Saçmalama Meris. Canın yanıyor işte. Gidene kadar yakandan düşmem haberin olsun.

Meris: Beni ne kadar da korkutan bir tehdit.

Hande: Canın yanarken neden beni kucağına alıyorsun bir de?

Meris: Uyandırırsam geri uyumazsın diye, hem öyle bıraksam tutulacaktı her yerin.

Odama girdiğimde Hande hem söyleniyor hem nereye gittiğimi soruyordu. Ona duş alacağımı söylediğimde hızlı olmamı, yiyecek bir şeyler hazırlayacağını ve ilaç içmem gerektiğini söylemişti. Buna gerek olmadığını söylesem de beni dinlememişti. Banyoya girdiğimde üzerimde dünkü kıyafetlerin olmamasını fark etmemle iyice şaşırmıştım. Deniz de sarhoştu ve Hande varken hiçbiri üstümü değiştirmeye yeltenmezdi, emindim. Gece neler olup bittiğini hatırlamam ya da öğrenmem gerekiyordu acilen.

Duş alıp üzerimi giydim ve bir sigara yakıp mutfağa doğru ilerledim. Canım hala çok yanıyordu. Mutfağa girdiğimde Hande'nin çoktan kahvaltı hazırladığını gördüm. Bana baktığında sinirle ağzımdaki sigarayı çekip söndürmüş ve atmıştı.

Şans Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin