0.4

524 55 61
                                    

Dudaklarımın arasından derin, sıkıntılı bir nefes kaçarken yazmakta olduğum bilmem kaçıncı şarkının üstüne kafamı gömdüm ve oturduğum sandalyede tepindim. Dün geceden beri odamdan dışarı adımını atmamıştım ve bunun tek sebebi Sunghoon'un April'i evine bırakmaya gitmesiydi.

Yani tamam, evlerimiz dip dibe olduğu için benimle gelmiş olmasını dilerdim tabii fakat sonuçta April onun benden daha eski arkadaşıydı. Ne olmuştu yani kendi kendime yaz aşkım ilan ettiğim çocuk, en yakın arkadaşımla önceden tanışıyor ve gayet de iyi tanışıyorsa?

Yalan söylüyordum.

Ve bunu gayet iyi biliyordum.

O ikisi sadece iyi anlaşmıyorlardı, oldukça yakınlardı. April, Sunghoon'la ben Sunghoon'la tanışmadan önce yakınlaşmıştı ve benim bu durumda hiçbir şey söylemeye hakkım yoktu.

Sunghoon benim için yanlış kişiydi.

"August?"

Tıklatılan kapım beni yerimden sıçratırken, gözlerimi ovalayarak yerimde dikeldim. Gerçekten sabahlamak bana hiç yaramıyordu.
"Efendim baba?"
"Arkadaşın burada!"
Kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken, sarsak birkaç adımda kapıya ulaştım.

Yujin ve Gaeul genelde cuma günleri öğleden sonları evimize gelir ve yatıya kalırdı fakat bugün cuma değildi.

Kapıyı bir anlık dalgınlıkla sonuna kadar açtım. Karşımda duran ise ne Yujin'di, ne de Gaeul.

"Sunghoon?"

"Hey August." dedi, gayet rahat bir şekilde içeri geçerken.
Hızlı bir şekilde kapıyı kapattım ve masama doğru sıvıştım. Lanet masanın üstü lanet patenciye yazılmış onlarca lanet şarkıyla kaplıydı. O, odamın tamamen camdan yapılmış sağ duvarını incelemeye dalmışken şarkı yazdığım nota kağıtlarını apart topar masamın çekmecesine tıkıştırdım.
"Vay, demek cam duvarlı odayı sen aldın. Ben de bu odayı istemiştim ama annem izin vermedi, orayı resim atölyesi yapacakmış." dedi, dizaynları birebir aynı olan bungalovlarımızı kastederek.
Başımı onaylar gibi salladım.
"Kötü olmuş."
Benim gibi başını salladı.
"Evet, hâlbuki burayı mükemmel bir kütüphaneye dönüştürebilirdim."

O, meraklı bir çocuk gibi etrafa bakınırken, elindeki Donna Tartt kitabı dikkatimi çekti.

"Gizli Tarih, ha?" diye sordum, ne okuduğunu merak ettiğimden.

Pek kitap okumazdım fakat Sunghoon'un dikkatini çekecek türden bir kitap olduğuna göre belki de bir şans vermeliydim.

"Aynen, April ödünç verdi. Okumuş muydun?" diye sordu, kitabı bana doğru uzatarak.
Alsam da incelemeden masamın üzerine bıraktım.
"Hayır."
"Çok iyi kitap, okuman gerek. Dün akşam Siyah Tebeşir'i sevdiğimi söyleyince April bu kitabı önerdi." dedi, duvarlarıma asılı tabloları ve çizimleri incelerken.
"Bu arada April başka hangi kitapları okuyor biliyor musun? Sevdiği bir yazar falan?"

"Kusura bakma, kitaplar pek ilgimi çekmiyor, dikkat etmedim."

Kitabı tekrar elime aldığım sırada kitabın arasında gözüken bir kağıt parçası dikkatimi çekti. Yavaşça sayfayı açtığımda kitabın içinin onlarca not kağıdıyla ve renkli kalemlerle yazılmış ufak tefek notlarla dolu olduğunu gördüm. April'in yazısıydı, kitaplarını gerçekten iyi okuyor ve anlıyor olmalıydı. Karışık gözükse de tüm notlar sanki satır arası yorumlarmış gibi yerleştirilmişti. Açtığım sayfa onlarca notla kaplıydı.

'Henry!!!'
'Camilla ve Charles dünyanın en sevimli çifti!'
'Richard burada senin gibi konuşuyor Sunghoon, hehehe'
'Burası bana okul çıkışı dondurma yediğimiz günü hatırlattı.'

august ୨୧ park sunghoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin