VEBALI RUHLAR|ÖZEL BÖLÜM

60.9K 4.9K 2.9K
                                    

Saat 06.36.

24 dakikası var.

Alarmdan bir dakika önce bile uyansa; o bir dakikayı değerlendireceğini, müthiş bir hızla uykuya geri dönmek için çabalayacağını bilmiyormuş gibi bir halim var.

Tek elimle direksiyonun hakimiyetini sağlarken diğer elim gömleğime gitti. Bir düğme daha açtım. Her sabah üzerimde olan anam babam gerginliğinin ötesinde bir şey vardı bu sabah. Susuzluk gibi. Efsunsuzluk.

Huysuzluğun çok net okunduğu yüzüme aynadan ters bir bakış attım. Kendime bile tahammülümün olmadığı dakikaların içindeydim. Gözümün önünde nedensiz elinde tütsüyle etrafımda dolandığı geldi. 'Ya bak sen inanmıyorsun ama negatif enerjiyi emiyor bu. Yakmasam, temizlemesem enerjiyi sen daha gergin olursun. Yemin ederim!'

Gözlerim devrildi. Saçmalama. Sadece senin karın kendini, yokluğunda bile kafanın içinde haklı çıkarmaya çalışan bir kadın.

"Çok mu özledin?"

Zeliha arka koltuktan çenesini omzuma bastırdı. Cevap vermedim. Yirmi beş dakika boyunca oldukça az konuşup neredeyse ses duymamak istiyordum. Sessizliğim bende kaldı, ona bulaşmadı.

"Yani özledim desen dudaklarına mühür mü vurulur?"

Cevap vermeye tenezzül etmedim. Sabahın bu saati için fazla konuşuyoruz.

"Efsun ablam bu cinsliğini astrolojiye bağlıyor. Kova burçları böyleymiş. Söyleyince çok kötü şeyler olur sanıyormuşsunuz, aman ha söylemeyedurun incileriniz dökülürmüş. Kök söktürürmüşsünüz insana güzel laf ettirene kadar."

Aynadan bana bakıyordu, benim bakmamı bekliyordu göz göze gelmek için. Bunu bildiğim için inadına bakmamayı sürdürdüm.

"Bu nasıl bir sevmek ya..." soluklandım. Bakacağım sandım. "En berbat özelliğini bile yerden yere vuracağına astroloji falan diyor. Yani suç gezegende bile olabilir ama sen de olamaz. Hayır halbuki sende. Bunu ona söyleyeceğim."

"Seni arabadan atarım." Lafı dolandırmadan. Az daha zorlasa kısa kalmış mesafeyi yürüyerek tamamlayacak. "Düşman mısın kızım sen bana, hayırdır?"

Görleri irileşti göz bile kırpmadan beni izliyordu. "Düşman değilim ya ne alaka? Sadece..." son kelimeyi sündürdü, durdu. "Efsun abla olunca söz konusu arada bir tercih yapıyorum."

Ötesini berisini düşünmedi, olduğu gibi söyledi. Yaş on üç Zeliha. Yaş, on üç. 'Sen biriyle evleniyorsun diye ben onu seveceğim diye bir kaide mi var?' Kıskançlığın oturduğu zamanlar. Annemin benim yakın tarihte yapmayı planlamadığım evlilik hakkında devamlı konuşması ve Zeliha'nın ona olan sevgimi olası bir evlilikte azaltacağımı hissetmesi. Yüzünün soluşu, gözlerinin doluşu ve açık seçik evleneceğim kişiyi sevmeyeceğini belli edişi. Yaş on sekiz oldu Zeliha. Onu bana gözün kapalı tercih ediyorsun. Benim küçük kızım, onu bana her daim gözün kapalı tercih et.

"Ayrıca beni arabadan atarsan bunun karşılığında da Efsun ablam seni odadan atar."

Kafamı geriye attım yetmiş beş derecelik açıyla, alnından ittim. "Beni onunla mı tehdit ediyorsun?"

"Tam olarak böyle yapmamı söyledi. İşe yararmış muhakkak."

Efsun... Âh Efsun, âh!

Geriye doğru çekildi seçtiği pandufların ucunu gösterdi. "Her neyse, o kadar beğenecek ki bak, o kadar sevecek ki. Hiç yürürken kedi sesi çıkaran pandufu olmamıştı!"

SERÇEYİ ÖLDÜRMEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin