Aşıksın

64.9K 2.9K 1.3K
                                    

....

Elimdeki kaşığı çorbaya batırıp karıştırdığımda gözlerimin nereyi izlediğini bilmiyordum çünkü düşüncelerim önümü kapatıyordu.

Pazartesi.Bu gün günlerden pazartesiydi ve bana tanınmış olan bir haftadan sadece üç günüm kalmıştı.

Düşündüm,olmadı düşüncelerimin yerlerini değiştirdim, hayallerime odaklandım ve canlandırdığım hayallerden ise anladığım o üç harfli illet şeydi.

Demir hocayı hayallerimde bu sefer baş karakter yaptım.Eğer olumlu bir yanıt verirsem olacakları ön görerek kurdum hayallarimi ve her kuruşumda kalbimdeki hızlanmayı es geçtim ama biliyordum işte.

Ne demişti benden uzak duracaktı değil mi?Peki sözünde durdu mu?

Bir iç çektiğim sıra Ceyda'nın hemen yanında oturmuş olan adamın gülme sesi yankılandı kulaklarımda.Tam tamına yarım saattir oturmuşuz ve Ceyda'nın Demire yaptığı kurları izliyoruz tüm mezunlarca.

Pazartesi günü yani eğer bu gün gelmem konusunda çok ciddi bir uyarıda bulunan Demir Güngörün yaptığına bak.Tüm mezunlara yemek ısmarlıyor ve gün içinde değil konuşmak suratıma bile bakmamıştı.

Bu üç gün boyunca onu hiç görmemiştim.Bu gün ise dershaneye geldiğimde ilk iş olarak ödev göstermiştim Tayfun hocaya ve gözlerim Demiri arasada sürekli olarak bire birde olduğu için günler sonra ilk defa bu büyük yemek masasında onu görüyordum.İyi görünüyordu benim aksime.

Babamın durumu iyiye gitmeye başlamıştı.Ta ki dün akşama kadar.Annemi eve yollayıp Fırat abiyle birlikte babamın uyanmasını beklerken aniden düşen nabzı içimdeki korkunun tekrar yeşermesine neden olmuştu.

En son ki durumu, doktorların müdahalesiyle yoğun bakımda bir süre daha kalacak kadar kötü olmasıydı.

Dün akşam bir kere bile uyumadan uykusuzca hastanede bir sağa bir sola dönüp durmuştum.

Fırat abi her ne kadar destek olmuşsada içimi yiyen düşüncelerime karşılık çaresizce tükenişimi izlemekten başka bir şey gelmiyor elimden.

Sabah olduğunda Fırat abi,annemin hastaneye gelmesiyle birlikte beni kendi evimize götürmüştü.Her ne kadar bu gün dershaneye gitmemem konusunda uyarıda bulunmuş olsa da itiraz edip,onu evden göndermiştim.

Buz gibi bir duş almış iki büyük kupa kahve içmiştim ama naafile.Uykum kafamın içindeydi kafamın.Kafam düşüncelerimin sesinden dolayı bir inzivaya çekilme fırsatı ararken sürekli seslerini yükseltmeye devam eden düşüncelerime karşılık o da çaresizce bekliyordu.

Derin bir nefes aldığım sıra gözlerimin önünde bir parmak şıklanmasıyla irkildim.

"Sakin."

Furkanın üzgün olduğu her halinden belli olan sarı gözleri hüzünle çevrili gibiydi.

"İstersen eve git."

Diğer yanımdaki Açelya'ya döndüm.Masada herkes kendi halinde takılıyordu ve en başta oturan adama bakmamak için büyük bir gayret sarf ederek "iyiyim" demiştim ama anında dolan gözlerimle Açelya "kurban olurum." diyerek elimi eline alıp destek verircesine sıkmıştı.

Dershane Hocam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin