18

18K 1.1K 201
                                    

||yurt dışı meselesi

||yurt dışı meselesi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

atlantis,
seafret

🍿

|3.KİŞİDEN|

Çivit Ailesi her zamanki gibi akşam yemeği adı altında masaya kurulmuş Lena'nın yokluğuna alışmaya çalıştıkları için hafif buruk bir hüzünle birbirlerine bakıyorlardı.

"Anne makarna yağlı değil,yağ makarnalı olmuş." Berker memnuniyetsiz bir şekilde yemeye bakarken annesi iç çekmişti. "Lena böyle severdi."
Evet.
Lena yemek yemeye bayılan,hayattan en çok neşe alan aile üyesiydi. Çivit ailesinin neşe kaynağıydı kendisi.

Bu yüzdendir bu aile hâlâ kabullenemiyordu olanları. Kabullenmek istemiyorlardı. Çözümleri tükenmiş gibi hissediyorlardı çünkü bildikleri tek şey Lena istemediği sürece ona yardım edemeyecekleriydi.

Eve gelen doktorlara dahi ağzı bıçak açmamış,onları kovmaktan beter etmişti. Doktorlar ise bu işin böyle olmayacağını,Lena'nın rızasını aldıktan sonra kliniğe gitmesi gerektiği hakkında konuşmuşlardı.

Hastane olayı da böyle çıkmıştı yüzeye. Olaya kesinlikle karşı olan kişi babasıyken diğerleri de tabii ki pek istekli değildi. Çaresizlik ise insana her şeyi yaptırabilecek güce sahipti.

"Başka yemek yok mu?" Berker önüdeki salçalı makarnaya kısa bir bakış atmış ve kafasını kaldırmıştı. "Bamya var." Genç adam "Yağ yiyim ben,ay makarna diyecektim algım şaşırdı!" Dediğinde Açelya kıkırdayıp abisinin koluna vururken annesi "Çok biliyorsan sen yap yemekleri." Demişti.

"Biz zaten o işi yapsın diye Açelya'ya yemek bölümü okutmuyor muyuz?" Açelya ağzındaki makarnayı yutup "Yoo masterchef'e gidip ünlü olayım diye okutuyorlar."

Babası bu muhabbete gülmüş, "Lena sokmuştu bunu aklına." Diye eklemişti. Belki de Lena'nın durumuna en çok kahrolan kişi babasıydı. Çünkü Açelya ve Lena onun için hayat demekti. Her ne kadar Berker'e yalandan takılsa da Berker de canıydı onun. Şimdi ise hayatı yarım gibi hissediyordu.

Hepsi yarım hissediyordu.

Ne yaptıklarını bilmemelerinin verdiği yük çok ağırdı. Ne yapmaları gerektiğini bilmemek ise daha zordu. Bu durumu yaşamayan kimse anlayamazdı olanları.

"Anne bamya yemem ben." Açelya konuyu değişip önündeki tabağı iterken "Suyunu iç." Diye uyarmıştı annesi. "Ekmek ban,ekmek." Babası da güvercinin önüne ekmek atar gibi atmıştı beyaz ekmeği. "Dilenciye yemek verir gibisiniz."

ÇARE GÖRÜCÜ USULÜ|textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin