~18~

643 56 8
                                    

Geç kaldı, özür dilerim. Açıklama sonda olacak. Okumanızı isterim.

Keyifli okumalar.

-------------

Yatağımda bir kez daha sola dönüp cenin pozisyonunu aldım. Gözümde uykunun kırıntısı bile yoktu. Akrep ve yelkovan birbirleri ile yarıştığı halde bana, zaman durmuş gibi geliyordu. Kafamda ki sorulara cevap aramak matruşka gibi çoğalmalarına neden oluyordu. Daha da kötüsü kafamda ki milyonca soruya tek bir cevap bile bulamıyor oluşumdu. Sonunda kafamda bunca soruyla uyuyamayacağımı anlayarak pes ettim. Yattığım yerden doğrularak bacaklarımı yataktan sarkıttım ve sesli bir şekilde nefesimi verdim. Derin bir nefes aldım ve iki yanımdan ellerimle destek alarak ayağa kalktım. Biraz soğuk iyi gelebilirdi. Camın önünde ki yerimi aldım ve pencerenin kulpunu tuttum ve çevirdim. Açılmadığında camın yapışık olduğu aklıma geldi. "Harika." Diye mırıldanıp kapalı camdan dışarıyı izlemeye başladım.

Gökyüzü açıktı, koyu lacivert rengin üzerine özenle serpiştirilmiş yıldızlar çok belirgin bir şekilde gözüküyordu. Daha önce yıldızları hiç bu kadar net görmemiştim. Şehir ışıklandırmaları bu güzel görüntüyü görmemizi engelliyordu.

Bir yıldızın kaydığına şahit olduğumda aniden odamın kapısı açıldı. Bu beklenmedik şey yüzünden irkilirken arkamı döndüm. Kapının önünde, bıçağın keskin ucunu bana doğru tutan Kayrayı gördüm. Hızlı adımlarla bana doğru ilerlerken yaptığım tek şey "Kayra?" diye fısıldamak oldu. Bana ulaştığında ondan kaçmak için bir girişimde bulundum fakat Kayra beni omzumdan yakaladı ve kendine doğru çekti. Sonra iki göğsümün biraz altında nefesimi kesecek kadar keskin bir acı hissettim.

Bu keskin acıyı hissetmemle gözlerim hızla açıldı ve yatakta yay gibi öne gerilmem aynı anda gerçekleşmişti. Yönümü kaybetmiş gibi ilk önce etrafıma bakınırken elimle bıçağın saplandığı yeri kontrol ettim. Oda da tek olduğumu anladığımda yataktan hızla kalktım. Kalbim göğsümde serbest kalmak istercesine hızla atıyordu. Odamın kapısına aceleci adımlarla yaklaştım ve kapının üzerinde ki camdan koridoru kontrol ettim. Kimse görünmüyordu.

Güvende olduğumu anladığımda yatağımın ucuna oturdum. Hala rüyamın etkisinden çıkamamışken koridordan bir kapının kapanma sesi geldiğinde tekrar irkildim. "Sadece bir rüya." Diye fısıldadım kendimi ikna etmek istercesine.

Sonunda kalp atışlarım normale döndüğünde boğazımda ki kuruluk baş gösterdi. Ağzımda ki tat yüzünden suratım buruştuğunda masanın üzerinde duran sürahiye doğru gidiyordum. Bardağa su doldurmak için sürahiyi kaldırdığımda boş olduğunu fark ettim. Yemekhaneye gidip su içebilirdim fakat hala rüyamın etkisinden tam anlamıyla sıyrılamadığım için bu fikir hiç cazip gelmiyordu.

Boğazımda ki bu tadı görmezden gelerek yatağıma uzandım. Bileğimde ki dikiş sanki kendisini belli etmek istiyormuş gibi sızlamaya başladı. Uykuya dalmak umuduyla gözlerimi yumduğum da ağzımda ki bu metalik tadı görmezden gelemeyeceğimi anladım.

Odamdan çıkarak karanlık koridorun içine doğru yürümeye başladım. Arkamda ki camdan gelen ay ışığı etkisini kaybetmeye başladı ve bir süre sonra zifiri karanlıkla baş başa kaldım. Normal de karanlıktan korkmazdım ama gördüğüm rüya yüzünden bu sefer biraz korkuyordum. Arkamı dönüp odama doğru koşma güdüsü çoğaldıkça inat edip ileri doğru adım atıyordum.

Yemekhanenin kapısını her ne kadar sessizce açmaya çalışsam da çıkan tok sesi ve ardından yankılanmasını engelleyememiştim. Kapıyı aralık bıraktım ve dışarıdan gelen ışıkla gördüğüm kadarıyla, yemekhanenin mutfak kısmı olduğunu umut ettiğim yöne doğru ilerledim. İlerledikçe bir kapı aralığından zayıf bir şekilde süzülen ışığı gördüm.

Zamansız AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin