36. Bölüm

15.6K 1.2K 628
                                    


Merhaba sevgili YAYLAR VE OĞLAKLAR 🔥 BU BÖLÜM SİZİN İÇİNDİ. DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN İYİ Kİ VARSINIZ. SİZ OLMASANIZ NASIL OLURDU BİLMİYORUM.

Sık bölüm atamıyor olmamın nedeni bir önceki bölümde belirtmiştim zaten. Çok istesemde sık bölüm yayınlayamıyorum.

Kusurlarım varsa affola...

950 ⭐  500 yorum sınırımız olsun. Hepinizi çooooook öpüyorum...

Bölümü milyon kere yayınlamama rağmen sizlere bildirim ulaştıramadım yeniden şansımı deniyorum. 

🕳️🕳️🕳️🕳️🕳️🕳️🕳️🕳️🕳️🕳️🕳️🕳️🕳️

Keskin bir kılıcın ortadan ikiye ayırdığı nesne gibiydi aniden kesilen konuşmamıza dahil olan Asım'ın sesi. Loş ışığın altında dikilirken el ele duran ikimizdeydi gözü. Sancak'ın bu tür olaylar karşısında ne tür tepkiler verdiğini bilmiyordum ama yüzündeki sertlik korkutucu gözüküyordu.

"Sen geldin ben de olmaz dedim," dedi Sancak yüzündeki sert ifadeyi sesine yansıtarak.

"Ben Gülseli ile evlenmek," dediği esnada Sancak elimi tutan elini bırakıp işaret parmağını parmağının arasında sigara tutan Asım'a doğru salladı. "Onun adını ağzına alma!"

"Millet sana delirdi dediğinde bir tek ben anladım seni. İnsan hiç kardeş gibi büyüdüğü birine bunu yapar mı? Ayşe ne ise Gülseli'de aynı diyordun ne oldu? Ben isteyince mi gözün açıldı?"

"Sana onun adını ağzına alma dedim." Yüzünde oluşan şeytani ifadeyle kol düğmeleri iliklenmiş olan gömlek düğmelerini açmaya başladı Sancak. "Eve gidelim," dedim kol düğmelerini açan Sancak'ın elinin üzerine elimi bırakıp. Sertleşmiş yüz hatları benim tanıdığım Sancak'a ait değil bir başkasına aitti sanki. "Ömer, Burak kızları eve götürün."

"Yürü eve gidelim Sancak," dedi Ömer eşinin elini bırakıp yanımıza kadar yaklaşarak. "Ömer kızları alın götürün. Siz eve varmadan gelirim yanınıza." Siyah gömleğinin kol düğmelerini açtıktan sonra yukarı doğru özenle katlamaya başladı hareketleri oldukça yavaştı. "Sancak gidelim," dedim bir kez daha. Yüzünü göz hizama kadar eğip kızıl dudaklarını sakin gibi gösteren ama ses tonuna bariz yansıyan ürkütücülükle hareket ettirdi. "Eve gidiyorsun Ömer ve Burak'la. Arkana dönüp bakmıyorsun. Beş dakika sonra yanındayım. Duydun mu?"

"Duymadım," dedim iyi şeyler olmayacağını tahmin ederek. Öfkesine kapılıp kötü şeyler yapmasını ve bunun nedeninin ben olmasını asla istemiyordum. Bir ömür omzumda asılı kalacak bir derde ihtiyacım yoktu. Duymadığımı söylemem üzerine yüzünü yüzüme doğru tamamen yaklaştırıp sesini olabildiğine yükselterek, "Ömer seni alıp eve götürüyor ve sen de arkana bakmadan yürüyüp gidiyorsun! Şimdi duydun mu?" dedi öfkeli sesi yüzüme alabildiğine vururken. Gözlerinde patlayan volkanları görebiliyordum. Yüzündeki ifadelerden kaçmak için bakışlarımı çevirdim. "Duymadım." Önceleri kavga ettiğimizde sesinin bu tonuna hiç şahit olmamıştım. Acımasız ses tonu boğazıma yapıştığı gibi herkesin de bize bakmasına neden oluyordu. Ona istediğini vermezsem  buna devam edebilirdi.

"Ona insan gibi davranamıyorsun bile," dedi Asım elindeki sigarayı yere atıp üzerine ayağını basarken. Gözlerim keskin karanlığa giderek alışmıştı ve Asım'ın hareketlerini görebiliyordum. Yanındaki kişiler susması için uğraşsa da umursamadan konuşmayı sürdürüyordu. "Askerden geldikten sonra delirdiğini söylerken haklılar mıydı yoksa?"

"Asım sen de çok boş birisin ama yüzüne vuran yok," dedi Burak kızların yanından bizim olduğumuz tarafa doğru yürüyerek. Sancak'a alenen deli damgası vurması yüreğimi öyle sızlatıyor ki kapalı dudaklarım birbirinden ayrılıp nefesim parçalanarak döküldü geceye. Sancak gömlek kollarını katladıktan sonra boynunu kapatan düğmelere geçti. Hareketleri korkutucu derecede sakindi. Onun bu kadar sakin olması anormaldi ya da ben onu yeterince tanımıyordum.

Gül KOZASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin