(25) İhtiras

569K 22.4K 40.8K
                                    

"Gördüğüm her güzel düş bir kâbusa dönüşmeye mahkûm gibiydi ama kâbuslarım hiçbir zaman uyanmak istemediğim güzel bir rüyaya dönüşmüyordu. Kötü olan her şey kalıcı ve etkisi sonsuz muydu?

Elimde birazdan birini havaya uçuracak bir bombanın kumandasını tutarken mutluydum. Kendimle ilgili yeni yeni keşfetmeye başladığım bu karanlık ve tehlikeli tutkunun adı öldürme isteğiydi. Daha önce de isteyerek veya istemeyerek birçok kişiyi öldürdüm ancak hiçbiri içimde böylesine bir hazzı uyandırmamıştı. Plansız bir şekilde öldürdüklerin için üzülme, istemeyerek öldürdüklerin için gözyaşı dök, fakat bile isteye öldürdüklerin için gülümse. Mutlu olacağım biliyorum, biliyorum çünkü kendimi buna şartladım. Bugün burada, bir uçurumun kenarında birini öldürmek beni mutlu edecekti.

Carlos'un her yanı bombalarla sarılı ve bağlıydı. En son bana küfür ettiği için Furkan onun ağzını da bantlamıştı. Bu yüzden Kadem ile ikimiz onun karşısında durduğumuzda hiçbir şey söyleyemedi. Ağzındaki bant olmasaydı belki çok şey söylerdi ama bunun için izni yoktu. Bandı sertçe çekip çıkardım. "Bize iyi bak," dedim. "Gördüğün son yüz bize ait olacak."

"Duyduğun son ses bizim sesimiz olacak," dedi Kadem.

"Cehennemde görüşürüz rezil herif!" dedikten sonra ona sırtımızı dönerek uzaklaşmaya başladık. Arabalara doğru yürümeye başladık. Sadece saniyeler içinde ölmüş olacaktı.

Aramıza yeteri kadar mesafe koyunca, "Oğlun David'e benden selam söyle," dedikten sonra kolumu havaya kaldırdım. Onu parçalarına bölmek için tam kumandanın düğmesine basacaktım ki, "Dur!" diyen Gazel boğazını parçalarcasına haykırdı. "Efil yapma, sana yalvarıyorum dur!" diye bağırınca kolum havada, parmağım kumandanın üzerinde öylece kaldı.

Ablam durmamı istiyordu.

Ablam Carlos'un hayatı için bana yalvarıyordu.

O gece beni affetmesi için ona yalvardığım gibi bana yalvarıyordu ama af dilenmek için değil, Carlos'u yaşatmak için. Kollarını onu tutan çocuklardan kurtarmaya çalışırken bir süre onu izledim. Gözlerinin siyahındaki korkuyu buradan bile görebiliyordum. Gözlerinde büyük bir korku vardı, Carlos'un hayatına yönelik bir korku. Ne acı değil mi, kendi öz kardeşini içi camlarla dolu bir kafesin içinde sırtından bıçaklarken bu kadar korkmamıştı.

"Bana Efil deme," dedim tüm acımasızlığımla. "Unuttun mu ben babamın kızıyım," diyerek onu kendi sözleriyle vurdum.

Bugün ablamın yaşatmak istediği adam gelecekte katilim olacaksa onu bırakmam büyük aptallık olurdu. Kendi Azrail'imi birgün gelip beni öldürsün diye serbest bırakacak değildim. Carlos ile aramızda ölümüne bir düşmanlık vardı ve sadece birimiz hayatta kalabilirdi. Elime geçen bu fırsatı şimdi kaçırırsam bir dahaki sefere oklar tamamen bana dönebilirdi. Hayır, hiçbir zaman bu kadar aptal biri olmadım.

Carlos'a doğru dönüp delice dönen gözlerine baktım. Tüm umutları Gazel'in beni ikna edeceği yönündeydi ama şimdi ne kadar kararlı olduğumu bir kez daha görüyordu. Gözlerimde kendi ölümünü görene kadar kuyruğunu dik tutmaya çalışmıştı ama şimdi yolun sonuna geldiğini anlıyordu. "Seni paraya boğarım!" dediğinde ölüm korkusuyla şu anda istediğim her şeyi yapacak gibiydi. "Seni bu ülkenin en zengin kadını yaparım!"

"Zaten öyleyim," diyerek ona gülümsedim. "Kocam trilyonluk bir adam olduğuna göre bende öyle oluyorum." En basitinden boşansam açacağım nafaka davasıyla bile büyük bir servetin sahibi olabilirdim.

Telaşlanarak, "Güç ve iktidar sahibi yaparım seni!" diye bağırınca ona baygın gözlerle bakmaya başladım. "Şu anda hayatın benim elimde olduğuna göre zaten istediğim güçteyim," dediğimde çırpınışlarından hastalıklı bir derecede zevk alıyordum.

SAKA VE SANRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin