20.BÖLÜM

37.5K 3.8K 814
                                    

Koray ve Güneş'i ev işleriyle başbaşa bırakıp, Rüzgâr'la birlikte bahçeye çıktık. Ev işlerini yaparken bol bol cilveleşirlerdi artık. Çok da büyük olmayan küçük, şirin bir bahçemiz ve  biri kayısı diğeri ise erik olmak üzere iki tane ağacımız vardı. Ağaçların belirginleşen tomurcukları, baharın habercisiydi. İki ağacın tam ortasında bir de masamız vardı. Havalar sıcak olduğu zamanlarda yemeklerimizi bu masa da yiyorduk. Evden çıkarken yanıma aldığım bir bezle önce masayı, daha sonra da sandalyeleri sildim ve Rüzgâr'a dönüp, "Oturabiliriz," dedim.

Sandalyesini çekip otururken, "Bahçeniz çok güzel,"dedi. Başımı çevirip bahçeye tekrar bakarken, "Güzeldir," dedim gülümseyerek. "Bahçeli evleri çok severim."

Çocukluğumdan beri bir tek hayalim vardı; bahçeli, müstakil bir evde yaşamak. Sevgiyle bakan bir eş ve bir sürü çocukla sıcacık bir aile ortamının hayalini kurdum hep. Okulda arkadaşlarımla hayallerimizden bahsederken, benim hayalini kurduğum şeyler onlarınkinden çok farklıydı. Bu sebeple çoğu zaman alay konusu olurdum. Onlar maddiyatla ilgili ulaşamadıkları şeylerin hayalini kurarken, benim tek hayalim sıcak bir aile ortamıydı. Çocuk esirgeme yurdunda büyüyen çocukların tek hayaliydi bu.

Bundan üç sene önce çalıştığım mağazanın sahibi olan Hamdi beyin bana bir teklifi olmuştu. Kendisiyle evlenmem karşılığında, hayallerimi vaadetmişti bana. O zamanlar henüz on yedi yaşındaydım ve Hamdi beyle aramızda yirmi altı yaş vardı. Daha önce iki kez evlenip boşanmış ve üç tane çocuğu vardı. On yedi yaşında bir genç kız olarak benden istediği şey korkunçtu. Maddi olarak belki evet, kabul edilebilir bir teklifti ama benim hayalim bu değildi ki. Benim de sevebileceğim bir eşim olsun istiyordum. Üstelik aradaki yaş farkı çok fazlaydı. Teklifini kibar bir dille reddetmiştim ama bazı insanlar kibarlıktan hiç anlamıyordu. Bütün gün beni sıkıştırmış, ikna etmeye çalışmıştı.

Aynı günün akşamı depoya malzeme taşırken, Hamdi beyin benden iki üç yaş büyük olan oğlu Mert arkamdan depoya girdi ve kapıyı kapattı. Sadece bir tane lamba yanacak şekilde diğer bütün ışıkları kapattı. Mert'in bakışları hiç iyiye işaret değildi. Esmer, uzun boylu, anormal derecede iri bir vucudu vardı ve bakışları çok ürkütücüydü. Bana doğru ağır adımlarla yaklaşırken, "Babam malzemeciyle koyu bir sohbete daldı," dedi sırıtarak.

Korkudan titremeye başlamıştım ama Mert'in korktuğumu anlamaması gerekiyordu. Titreyen sesime aldırış etmeden, "Ben onlara bir kahve yapayım," diyerek depodan çıkmak için kapıya yöneldim. Kapının biraz ilerisinde duran çocuk, sertçe kolumdan tutarak, "Boşver şimdi kahveyi," deyince çığlığı bastım. "İmdat, yardım edin!" Avazım çıktığı kadar bağırmaya başlayınca Mert beni sert bir şekilde kendine çekerek kollarının arasına aldıktan sonra bir eliyle ağzımı kapattı.

Bir koluyla bedenimi kendi bedenine kilitlemişti. Kurtulmak için çıpınıyor, kapalı olan ağzımdan boğuk çığlıklar atıyordum. Mert'in iri vücuduna karşı koymak, kırk beş kiloluk cılız bedenim için çok zordu. Kollarının arasında beni deponun karanlık olan tarafına sürüklerken, ağzımı kapattığı elinin içini var gücümle ısırdım. Acı dolu kısık bir inildi çıktı dudaklarından. "Direnme boşuna," derken sesi boğazından boğuk bir şekilde çıkmıştı. Isırdığım elini acıyla ağzımdan çekmişti ama sırtım göğsüne yapışmış bir şekilde diğer eli hâlâ bedenimdeydi. Mert elini çekince bağırmaya devam ettim ve dirseğimle kolunun alt kısmına sert bir şekilde vurdum. "Hamdi bey!"

Mert'le olan mücadelem devam ederken, bir anda kapı açıldı ve Hamdi bey içeri girdi. "Ne oluyor burda?" derken kapının hemen yanındaki duvarda olan düğmeye basıp bütün ışıkları yaktı. Gördüğü manzara karşısında bir kaç saniye hiç bir şey söylemeden bize baktı. Bu sırada Mert beni sırtımdan iterek yere fırlattı. Nefes nefese kalmış bir şekilde düştüğüm yerden bir süre kalkmadan bekledim. Canım yanmıştı ama bu, şu an umrumda bile değildi. Hamdi beyin içeri gelmesiyle Mert'ten kurtulmanın sevinci içerisindeydim. Eğer gelmeseydi bu çam yarmasının elinden kurtulmam imkânsızdı.

FÜGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin