42. Son Sahne

14K 529 324
                                    

Merhabalar efendim. Uzun uzun günler sonra final bölümüyle karşınızdayım. Bölüm normalden çok uzun oldu. Üç bölüm uzunluğunda. Dinlene dinlene okuyun. Gözleriniz ağrımasın.

Son bölüm şerefine bol bol duygularınızı satır aralarına bırakabilir misiniz?

Bölüm sonunda görüşürüz.

Keyifli okumalar:)

Bir varmış, bir yokmuş. Acımasızlığın ağır bedelleri bir kalbe daha imzasını atmış.

"Bir... iki... üç-" Kahverengi uzun saçlı, İri yeşil gözlü kadın, kocaman meşe ağacının altında durmuş, yüzünü ağacın kalın gövdesine döndürmüş bir şekilde gözleri kapalı saymaya başlamıştı. Uzun zaman sonra ilk kez bu kadar huzurlu hissediyordu. O kadar mutluydu ki, sonunda özgür bırakılmanın hafifliğine bulanmıştı.

"Dört... beş... altı... Önüm, arkam, sağım, solum sobe! Saklanmayan ebe!" dediğinde, küçük bir kahkahayla arkasını dönerek etrafına bakındı.

"Haniymiş, benim bebeğim?" kendi kendine mırıldanarak hemen karşısındaki ağacın arkasına gizlenmeye çalışan ama beyaz elbisesinin tüllerini saklayamayan tatlı kız çocuğuna baktı. Görmemiş gibi yaparak birkaç adım attığında, olduğu yerde durup her iki elini beline koyarak etrafı arıyormuş gibi bakışlar attı.

"Masal? Bebeğim neredesin?" diye seslenerek birkaç adım daha attı genç kadın. "Seni şimdiden çok özledim. Kaçmak yerine sarılmaya ne dersin?" ağacın arkasında küçük kıkırtılar duyduğumda, kafasını hafifçe çıkartıp elini ağzına götürmüş bir şekilde bana bakarak kıkırdayan küçük kız çocuğuna baktım.

"Bebeğim?" dedi, kadın ürkekçe.

"Beni yalnız mı bıraktın yoksa?" Kendi kendine konuşurken ağacın dibinde durmuştu.

Daha önce görmediğim bu ormanda huzurluydum. Gökyüzündeki berraklık, ormandaki hafif esen rüzgar ve burnuma dolan huzurun kokusu bedenimi mest etmişti. Karşımda saklambaç oynayan anne kızın mutluluğu yüzüme küçük bir tebessümü kondurmuştu.

"Masal? Anneciğim?" Genç kadın etrafına bakınmaya devam ederken arkasını dönerek bakışlarımız keşişti. Güzeldi. Kocaman yeşil gözleri, dolgun canlı dudaklara sahipti. Yüzü oldukça berrak ve göz bebekleri güneş kadar parlaktı.

"Kızımı gördünüz mü?" diye sorduğunda, yüzüne düşen saç tutamlarını kulağının arkasına itekledi.

"Az önce saklambaç oynuyorduk." Gözlerindeki endişe artmaya başlamıştı. Bakışlarımı tekrar ağacın arkasında saklanan küçük kız çocuğuna çevirdiğimde, elimi uzatarak küçük kızın yerini göstermeye çalıştım.

Genç kadın, arkasına tekrar dönerken küçük kız yerinden koşarak gözden kayboldu.

"Kızım!" diye bağırdı annesi ardından koşarken. Kızı kahkahalar atarak beyaz elbisesinin uçuşan tüllerini küçük elleriyle sıkıca toplayarak ormandaki küçük su birikintisine girdi.

"Anne! Beni yakala haydi! Masal'ı yakala Zümra annesi!"

"Bebeğim dikkat et düşme!"

"Düşersem üzülür müsün?" diye sordu küçük Masal.

"Çok üzülürüm anneciğim."

Annesi onu yakalar yakalamaz, kucaklayarak yüzüne neşeyle öpücükler kondurmaya başlamıştı. Kızı annesinin öpücüklerine karşı huzurla kahkaha atarak annesinin boynuna sıkıca sarılmıştı.

ZümraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin