12. RİTİMDE ASILI KALAN YARA

1K 79 162
                                    


Canlarımın en içleri, nasılsınız? Çok özledim sizi, bizi. Biraz yoğun bir dönemden geçtik, dolandık durduk. Ama geldik. Ben iyiyim, iyi olmaya çalışıyorum. Sizler de iyisinizdir umarım. Sizi çok sevdiğimi unutmayın. Kalbimin sol köşeleri... Çok özlemişim.

Umarım bölümü de seversiniz.

Bu sefer şarkıyı size bırakıyorum.

İstediğinizi dinleyerek okuyun.

Keyifli okumalar!

Oy ve yorum yapmayı da unutmayın, olur mu?


Oy ve yorum yapmayı da unutmayın, olur mu?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


12. RİTİMDE ASILI KALAN YARA

Hayatın sana sunduğu hangi cezayı hak ettiğini söyleyebilirdin?

Hangi hüküm, hangi adaletsizliği üstlenebilirdi ruhun? Kalbin kaldırır mıydı doğrusunu bilmediğin yanlışlar ile başa çıkmayı? Zihnin izin verir miydi defalarca kez asıl katilin, asıl zanlının sen olduğunu? Vermezdi. Sen istersen kendini bir avuç suda boğup intihar et, o suçluyu hep başkalarında aramaya devam ederdi.

Bir an gelirdi ama zihnindeki bütün o karmaşa ipliğinin en can alıcı düğümünü tutup çektiğinde gözün, kulağın duymak istemediğin bütün gerçeklerle ister istemez yüzleşiyordun.

Çerçevenin içindeki tablo çok kalabalık değildi. Bir anne, bir baba ve bir kardeşten ibaret kocaman bir dünya kuruyordu insanlar kendilerine. Suçlu yoktu bu tabloda, yanlış varsa da doğruya çevirmek için çabalayan bir el vardı yanında. Size karşı istediğim eylem ne kadar yanlışsa bana da o kadar doğruydu. Çünkü yaşanmışlıkların yükü sizin değil, benim omuzlarıma biniliydi.

O, benden ağır ağır uzaklaşırken, tek gözünün içindeki kimsesizlik neyin anlamıydı? Evet, soğuk değildi, buz gibi değildi, hissiz değildi. Kimsesizdi.

O kadar anlamadığım nokta vardı ki zihnimde; boş bir tuvalden ziyade, o ressamın ne çizeceğini bilememesi gibi derin bir çukura fırlatıyordu. Ve ben o ressamdım. O derin çukurdan bir türlü çıkamayıp, kafayı yiyen kişiydim. Resmi çizmeye başlamadan ellerim kopmuştu sanki. O kadar berbat hissediyordum.

Az önce ne olmuştu? Ya da ne olmak üzereyken kıyısından dönmüştük?

Gözlerimi bir kaç kez kırpıştırırken olayı anlamam kafamda çok ağır gelişti. Zihnim tepetaklak gibiydi. Böyle bir şey olsa dahi, kendimden iki kat nefret etmeyi nasıl kabullenecektim?

Kalktığı yere otururken yeni bir sigara açtı ve dudaklarına götürdü. On iki. On ikinci sigarasının zehrini ciğerleri ile buluşturmuştu. Gerçekten bu kadar rahat olmayı nasıl başarıyordu? Bazen anlamıyordum. Düzeltmek gerekirse hiç bir zaman anlamıyordum. Kişiliğini bile ucundan çözememiştim. O kadar çok karaktere sahipti ki, dakikadan dakikaya hep başka birine bürünüyor gibiydi. Karmaşıktı, tanımlanamazdı, farklıydı. Hatta o kadar farklıydı ki, bazen size iyilik yaptığını falan bile düşünebilirdiniz. Tabi sırtınıza tonla bir yalan çuvalını yükseldiğini anlamazsanız.

YİRMİ SEKİZ.Where stories live. Discover now