26.Bölüm

58.4K 3.5K 1.5K
                                    

Zil çalınca bakışlarım kapıya kaydı ama yerimden kalkmayı canım o kadar istemiyordu ki gelenin zile basıp basıp gitmesini istedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Zil çalınca bakışlarım kapıya kaydı ama yerimden kalkmayı canım o kadar istemiyordu ki gelenin zile basıp basıp gitmesini istedim.

Ama gelen her kimse gitmemekte ısrarcıydı.

Oflayarak yerimden kalkıp kapıya gittim ve açtım. Karşımda Cahit'i görmeyi beklemiyordum. Aslında son zamanlarda sürekli kapımda belirip duruyordu. Şimdi gelmesine şaşırmamalıydım. Ama dün Hande ile sarıldıklarını gördükten sonra bir gece yine kapıma gelmesini beklemiyordum.

Dün onları öyle gördükten sonra onlar beni görmeden içeriye girmiştim. Her şey bir anda o kadar karışmıştı ki kendimi çarşaf gibi bir denizde yolculuk yaparken bir anda şiddetli bir fırtına çıkmış gibi hissettim.

Lokantada ki işimi hızlıca bitirip çıkmıştım. Bu sırada Cahit ve Hande de içeriye girmişti. Cahit'e selam bile vermeden sanki bir yere yetişmem gerekiyor gibi aceleyle çıkmıştım.

Bu sabahta özellikle Cahit'in benden önce çıkmasını bekledim. Yine karşılaşmak istememiştim.

Kapının deliğinden Cahit'in gittiğini gördükten sonra çıkmıştım evden.

O yüzden şimdi Cahit'i görmek istemediğim için görmeyi de beklemiyordum.

"Buyur?" Dedim sakin bir şekilde.

Ama içimde 'Sen bana öyle davranıp üstüne gittin niye Handeye sarıldın?' diye bağırarak Cahit'in üstüne atlamak isteyen bir panter vardı. Onu görmezden gelmek ne kadar zorda olsa, sakin bir şekilde konuşmayı başarabilmiştim.

"İçeriye davet etmeyecek misin?" Diye sorunca kaşlarımı çattım.

Bu adam benim evime binbir ısrarla giren adam değil miydi? Şimdi hiç bir şey söylemeden içeriye davet edip etmeyeceğimi mi soruyordu?

"Hayır." Dedim diğer kolumu da kapının pervazına yaslayarak. "Ne vardı?"

"Seninle bir şey konuşmam gerekiyor."

İçimden 'Sen git Hande ile konuş.' demek gelse de bu gün iç sesimi susturmakta oldukça başarılıydım.

"Benim hiç konuşasım yok."

Kaşları çatıldı.
Bozulmuştu biraz.

Çok istiyorsa Hande'ye gidebilirdi. Beni hiç alakadar etmez.

"Öyle mi?"

Kaşlarım havaya kalktı. "Öyle."

"Peki."

"Başka bir şey var mıydı?"

"İyi misin sen?" Diye sordu.

"Gayet iyiyim." Dedim kendimden emin bir şekilde.

Cahit ve Hande'yi bir anda sarılırken gördüm diye kötü olacak halim yoktu sonuçta değil mi?

Ben Ahsen Kara'ydım.
Böyle şeyler beni yıkamazdı.

Zemheri | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin