37. Bölüm~'Kalbimin Katili'

630 42 14
                                    

- Demek Barış sahalara geri döndü.

- Aldığımız bilgiye göre evet efendim.

- O bilgilerin nerede olduğunu biliyor. Arabayı ve adamları hazırla, dosyaları sakladığımız yerden almamız gerek!

                                  ***

Kahvelerimiz eşliğinde sohbete devam ederken cebimdeki telefon aniden titremeye başladı. Hemen cebimden çıkardım ve arayan Egemen'di. Sağa kaydırarak açtım.

- Alo, efendim Egemen?

- Damla, Maraz artık yürüyebiliyor.

- Buna çok sevindim.

- Arabayı hazırladım, bagaja yedek kıyafetler ve yiyecekler koydum. Yolculuğa hazır mısınız?

- Ne yolculuğu?

- Ya siz plandan bahsediyordunuz.

- Ama o yarın dı.

- Boşuna mı hazırlık yaptım ben şimdi?

- Tamam iki dakika bekleticem diğerlerine bi sorayım.

Dedim ve diğerleri zaten hoparlör açık olduğu için herkes duymuştu ve başladı ile onaylanarak kabul ettiler. Bende tekrar telefonda bekleyen Egemen'e döndüm.

- Herkes onayladı, gel bizi alda şu işi bitirelim.

- Tamam, nerdesiniz?

- Şimdi sana konumu atıcam gel.

Yarım Saat Sonra...

Egemen'i beklemekten ağaç olmuş bir haldeyken kahve mekanının önüne gelen o araba bizi sevindirmişti.

- Dağdan mı geliyorsun Egemen? Ağaç oldukta biz.

- Hemende laf çakmayı biliyorsun Esin.

- Zor buldum burayı, pek geldiğim yerler değil. Neyse hadi atlayın arabaya konum aktif halde açık, gideceğimiz yeri bile buldum.

- Vay be, Egemen'den beklenmedik hareket.

Dedi Esin ve hepimiz arabay bindik. Sarp ve ben arka koltukta Maraz ile otururken Esin ön koltuğa oturdu. Barış ve Çiğdem kendi arabaları ile arkamızdan bizi takip ediyorlardı. Esin o kadar kendine ve bize güveniyordu ki içinden gelir bir şekilde cesaret verecek bir cümle kurdu.

"Hesaplaşma vakti!"

                                     ***

- Hazırladınız mı her şeyi?

- Hazır efendim, dediğiniz gibi herkesin işini bitireceğiz.

- Güzell..

Dedi Kenan küstahça gülümseyerek. Damla ve arkadaşları Kenan'ın geleceğini bilmiyor ama Kenan, Damla ve arkadaşlarının geleceğini biliyordu. Bu Kenan için bir avantaj dı. Savaşa bir sıfır önde başlamak gibi...

                                    ***

Bahsedilen konuma geldiğimizde arabayı misafir garaj yerine park ederek arabadan indik. Burası Barış'ın dediği kadar varmış.

- Yeşil Nehir Göl Bahçesi burası mı? Çok güzel!

Dedi şaşkın bir ifade ile. Arkamızdan bizi takip eden Barış, misafir garaja arabasını park edip arabadan inip Esin'e karşılık verdi.

- Evet, ama acele etmemiz gerek. Kenan şu an bile burada olduğumuzu biliyor olabilir.

Dedi. Hepimiz Barış'ın bahsettiği bahçeye vardık ve okul hakkında yapılan hain planlarla kaplanan o dosyayı bulmaya başladık. Esin etrafta gezinirken yine söylenmeden duramadı.

- Hayır anlamıyorum, Kenan neden bu dosyayı yakmamış da saklıyor. Senin bir fikrin varmış Barış?

- Orasını bende bilmiyorum Esin. Neyse çabuk dosyayı bulun buralarda bir yerde.

Dedi. Hemen daha da etrafa dağılarak dosyayı aramaya koyulduk. Ben taşlık alanlarda dosyayı ararken gözüme birşey çarptı. Siyah bir poşet kayaların arasına sıkışmış bir şekilde önümde duruyordu.

Hemen oradan çıkardım ve içini açtım. İçinde okulun adınds geçen bir sürü belge vardı, bulmuştum.

- Buldum!

Diye bağırdım, herkes bu cümlem ile yanıma geldiler. Siyah poşeti Barış'a verdim ilk başta o da benim gibi inceledi ve başıyla onayladı.

- Aferin Damla, bu doğru belgeler!

- Niye sahteleri mi vardı?

Diye arkamızdan bağırdı tanıdık bir ses. Hepimiz arkamıza döndüğümüzde Kenan ve testereli kişiler hazır bir şekilde duruyorlardı. Kenan yine o küstah gülüşünü ortaya katarak yarım kalan sözüne devam etti.

- Hadi bakalım bu kadar oyun yeter. Verin o belgeleri bana!

Dedi. Hepimiz ne yapacağımızı bilemedik, ama testereli kişiler ellerinde testere ile bize yaklaşıyorlarken ne yapmamızı zaten söylüyor gibilerdi. Ama ben bu sefer o yandan olmayacaktım, hepimiz.

- Vermiyoruz! Oyun bitti Kenan, bu belgeleri polise verip okulu yıktıracağız!

- O kadar kolay değil Damla, bak şu an adamlarım size yaklaşıyor. İyi düşün derim.

Diyerek karışılık verdi. Ne yapacağımı bilemedim Esin, elindeki siyah poşet ile bizim yanında öylece duruyordu. Testreli kişiler ise bize yaklaşıyordu. Esin'in yanına giderek aklimdaki son planı söyledim.

- Esin biz bunlarla başa çıkarız. Sen al bu anahtarı, garajdaki arabaya bin ve hemen polise git. Şu arka kapıdan koş hızlı ol!

Esin başıyla onaylar gibi yaptı ve elimdeki anahtarı alır almaz hemen arka kapıdan garaja koştu. Testreli kişiler Esin'in peşinden gitmeye kalkınca Çiğdem elinde bir bıçak ile onları durdurarak şöyle dedi.

- Ne o at mı koşturuyoruz? İlk başta bizim cesedimizi çiğnemeniz gerek!

Dedi ve elinde ki bıçağı önünde duran testereli kişiye sapladı. Birisi etkisiz hale gelmişti. Kaldı beş kişi..

- Saldırın, hepsini öldürün. Ben yanarsam sizde yanarsınız demiştim!

Dedi Kenan. Ardından testreli kişiler üzerimize doğru koşmaya başladılar. Birisi bana doğru gelmeye başladığında ne yapacağımı bilemedim gelir gelmez elindeki testreyi kafama hızlıca vurarak beni yere düşürdü. Başım...

Dönüyordu, kan ve sızı hissediyordum. Gözlerimdeki yaşlar yavaşça gözümden kayıp yere düşüyordu. Hatırladığım tek şey Barış, Sarp, Egemen ve Maraz bütün testreli kişileri öldürmüş bana saldıran testreli kişinin yanına geliyordu.

Gözlerim kapanmadan önce son kez ise Sarp'ın o sesini duydum. Hıçkırıklarla beni tutuyor ve bağırıyordu.

"Damla!"

"Damla!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

'37. Bölüm Sonu'

~Devam Edecek~

Yeni Bölümde Görüşmek Üzere🤍✨

Kusursuz OkulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin