19| Siz Delirmişsiniz.

711 82 66
                                    

Oy: 15
Yorum: 20

"Minho!"

Minho'ya doğru gelen sinirli bedenle Hoseok kim olduğunu anlamadığı ve Minho'ya zarar vereceğini düşündüğü için hemen önüne geçti.

"Neden bizden kaçıyorsun?! Ne kadar merak ettiğimizden haberin var mı senin?! Ne demek ben size yük oluyorum ve gidiyorum ya?!"

Hoseok karşısındaki sinirli bedene bakarak sakinleşmeye çalışıyordu. Bu çocuğun Minho'yu korkuttuğunu görebiliyordu ve bu hiç hoşuna gitmemişti.

"Sadece sakinleş tamam mı? Şu an senin yüksek sesin yüzünden güzel yüzü asıldı ve gözleri doldu. Sadece sakinleşip onunla düzgün konuşman gerekiyor. Bunu anlayamayacak kadar salak ve bunu yapamayacak kadar öküz müsün?"

Minho, Hoseok'un sinirlendiğini anladığında kulağına sakinleşmesi için bir şeyler söyledi.

"Minho; benim yanıma gel, hemen."

Jeongin, Jisung'un sinirlendiğinde her şeyi söyleyebileceğini bildiği için Minho'yu onunla göndermek istememişti.

"Jisung, sinirlisin. Sonra konuşun tamam mı?"

Jisung, Jeongin'e döndü. Ona da sinirliydi ancak diğerleri gibi onun ne kadar kötü bir durumda olduğunu şimdi görebiliyordu.

"Jeongin, sadece Minho ile konuşmak istiyorum tamam mı? Bir şey söylemeyeceğim. Sinirli de değilim."

Minho, Hoseok'a biraz daha yaklaşırken Jisung'u daha da sinirlendirdiğini fark etmemişti.

"Minho, buraya gel dedim."

Hoseok, gözlerini kapatıp derin bir nefesi içine çektikten sonra karşısındaki sinirli olduğu belli olan bedene kaşlarını çatarak bakmaya başladı.

"Seninle konuşmak istemiyordur belki de ha? Belki de senden sadece korkuyordur? Bunları düşünemiyor musun?"

Jisung, Minho'yu görmeye çalışırken bir yandan da Hoseok'u dinliyordu. Bu çocuktan gerçekten hoşlanmamıştı.

"Sen sesini bir kessen diyorum. O zaman gerçekten memnun kalacağım."

Minho ikilinin bir laf dalaşına gireceğini anladığında Hoseok'un arkasından çıkmış ve Jisung'un yanına gitmişti. Onu, elini tutarak kafenin dışına doğru sürüklemeye başlamıştı.

Kafeden çıktıkları gibi Jisung'un elini bıraktı Minho.

"Neden bu kadar sert davranıyorsun ki?"

Minho'nun gözlerinin dolduğunu görebiliyordu Jisung. Ona çok kızgındı, evet ama gözlerinin dolu olduğunu görünce ona doğru birkaç adım attı. Ellerinden birini, Minho'nun yüzüne çıkarıp yanağını okşarken diğerini beline atmış ve karşısında küçücük kalmış olan bedeni kendine yaklaştırmıştı.

"Bebeğim, çok endişelendim... Çok korktum, başına bir şey geldiğini düşündükçe çok korktum! Bu yüzden bu kadar tepki verdim zaten, seni çok seviyorum ben. Miniciksin, özellikle de bu dünya için çok küçüksün. Seni korumak için kendime büyük yeminler ettim ben bebeğim, çok büyük yeminler hem de... Ama bir gün okula geliyorum ve sen yoksun. Seni bir daha görememek gibi bir olasılık vardı, beynimin ücra köşelerinde. Lütfen böyle yapma bebeğim. Yanımıza dön."

Duyduğu sözlerle gözlerinden akmaya başlamıştı gözyaşları. O da gitmek istiyordu arkadaşlarının yanına ancak hem onlara yük oluyormuş gibi hissediyor ve bundan rahatsız oluyordu hem de artık hyungunun bile onu sevmediğini düşünüyordu.

Little Space ✓Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon