Ölümden Korkuyorum...

103K 5K 376
                                    

Medyadaki Arda Cihangir...

Güneşin rahatsız eden ışıklarıyla gözlerimi açtım. Dün gecenin aklıma gelmesiyle mutlulukla sırıtmaya başladım. İlk defa gülümseyerek mutlu bir şekilde uyanıyorum.

Dün gece Ateş beni Şile tarafında küçük şirin bağ evine götürmüştü. Önce aklımda sapık düşünceler gelmişti tabi. Ama kesinlikle niyeti bu değilmiş. Bana dinlenmemi söyleyip, kendisi mutfağa giderken dayanamayıp bende peşinden gittim. 

Ne yani koca yeraltı mafyası Ateş Dinçer yemek mi yapacaktı... Bak bunu asla tahmin edemezdim. Ben şaşkın şaşkın kocaman gözlerle ona bakarken aklımdan geçenleri anlamış gibi;

"Bu gördüklerini bir kişiye dahi söylersen son yemeğin olur küçük hanım." dedi.

"Söylesem de inanmazlar ki... Dur fotonu çekeyim." telefonumu ona doğruturken, "Sakın..." diyerek beni uyardı. Tabi bunu takar mıyım. Asla. Çekmediğim halde çekmiş gibi yapıp, telefonumu arkama saklarken Ateş üstüme üstüme geliyordu. Ben kaçmak için yeltenirken Ateş tek eliyle beni yakalayıp, çanta gibi kolunun altına sıkıştırdı. Tabi bu sırada telefonumu almayı ihmal etmedi de. 

Ben çırpınıp, bırakması için yalvarırken o çoktan galeriye girmişti. Kendi fotosunu bulamayınca beni yere indirip, koltuğa yöneldi. Telefonum hala elinde büyük bir ciddiyetle bakınırken; aklıma galeri kısmı geldi. Daren ile çekilmiş birkaç resmimiz vardı. Ama hepsi eskiydi. Tarih açısından sorun olmazdı. Rehberimde de kimse yoktu. Darren ya da babamı aramak için kayıt etmemiş ezberlemiştim.

"Kim lan bu lavuk. Yoksa sevgi--"

"Değil. Tek arkadaşım. Dostum. Amerika da kaldı.." dedim sözünü keserek.

Yan yana, yanak yanağa çekilmiş fotolarımıza bakarken memnun olmadığı her halinden belliydi.

"Rehberinde neden kimse yok... Ben ve çocuklar dışında."

"Sizden başka kimsem yok çünkü." bu söylediğimle telefonumu koltuğa bırakıp, bana doğru yaklaştı. Yüzümü avuçları arasına alırken;

"Bizden başka kimseye ihtiyacın da yok zaten." dedi. Bakışları bile sesi kadar yumuşak ve nazikti. Ateş'in bu yanını görmek çok nadir. O anı benim karnımın guruldaması bozarken Ateş gülümseyerek mutfağa gidip, yemek hazırladı. Bende salataya yardım ederken ortaya harika bir sofra çıktı...

Yemeklerimizle birlik arkadaşlarımızdan bahsettik. Daha doğrusu o Darren'ı sorup durdu. Bende yaşadığımız aklıma gelen gerçek komik anıları anlattım. Mesela travstilerle yatma olayına Ateş hiç beklemediğim bir kahkaha atmıştı. O böyle güldüğü sürece ömrüm onu güldürerek geçebilirdi.

Sıcacık, samimi mutlu bir geceden sonra beni evime bırakmıştı. Ayrılmadan yanağına kondurduğum teşekkürler öpücüğüne tam bir şey diyecekken sözünü kestim.

"Şansımı zorluyorum değil mi?" gülümseyerek kafasını sallarken ondan ayrılıp evime girmiştim. Uzun zamandır bu kadar huzurlu olmamıştım. 

Şuan da ise dün gecenin verdiği aptal mutlulukla hazırlanıp işe gidecektim. Bugün pazartesi ve önemli bir toplantı vardı. Yeni bir iş vardı ve ortaklık anlaşması bugün imzalanacaktı. Geçen hafta Ateş ben ve Doğan abinin katılmasını istemişti. Bütün hazırlıklar tamamdı. Çıkmadan son kez Darren'ı arayıp, sesini duymak istedim. Hala bana kırgın mı bilmiyorum.

"Seni özledim." işte bu iki kelime mutluluğuma mutluluk katıyordu.

"Bende seni özledim serseri." dedim.

Ölüm Meleği...#wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin