20.Bölüm: ESTER

3.4K 522 16K
                                    

Merhaba^^ Sessiz bir köşede hikayemize kaldığınız yerden devam edin✨

Keyifli okumalar minik kabuslarım^^

Bölüme başlamadan önce yıldızı parlatmayı ve satır aralarına çokça yorum yapmayı unutmayın, lütfen.

*
Ester
*

Sanrılar ve fısıltılar...

Ruhumun sancıyan köşesini dağlayan yakarışlar ve kalbime gölge düşüren zehirli sözcükler...

Suyun altına bastırıldığım anda koparıldığım gerçek dünya gözlerimden silindiğinde gördüğüm son yüz Aryen'e aitti ama şimdi üzerime dikilen gözler... bir yabancınındı.

Soluğumu kesen, tenimi donduran, ruhumu yakan ve zihnime pusu kuran buz mavisi gözler bir kristal gibi parlıyor; harelerinin ardına saklanan gölgeler bileklerime pranga vuruyordu. Okyanus mavisi gözleri başımı döndürse de derinlerindeki karanlık uzanıp boğazımı sıkıyordu.

Nefessiz kalan ciğerlerim soluyabilmek için direnirken o gözünü bile kırpmadan suyun üstünden gözlerimin içine bakıyordu.

Baygın olduğumu biliyordum.

Aryen'in bir yabancının bana dokunmasına izin vermeyeceğini biliyordum.

Peki öyleyse bu kimdi?

Dev dalgaların sesi kulaklarımı dolduruyordu. Hırçın dalgaların ve dövdükleri kayalıkların feryadı yürek dağlıyor; rüzgârın haber saldığı topraklar kan ağlıyordu.

Bir bilinmezliğin içindeydim. Uçsuz bucaksız karanlığın yoğunluğu o kadar ağırdı ki kalkamıyordum. Hiçbir yerdeydim ve her yerde... Hem varlığımın ağırlığını taşıyamıyordum hem de tüm diyarlardan soyutlanmış, hiç var olmamış gibi hissediyordum.

Onunla konuşmak istiyordum. Hiçliğin ortasında gözleriyle varlığımda hüküm süren bu yabancıya nerede olduğumu sormak, buradan nasıl çıkacağımı öğrenmek istiyordum.

Parmaklarımı kıpırdatmak istedim. Gözlerimi bile kırpamadığımı o an fark etmek kalp atışlarımı şahlandırdığında irileşen gözlerim etrafı görmeye çalıştı.

Hâlâ küvetin içinde, suyun altındaydım ama boğulma hissi kaybolmuştu. Artık nefes alabiliyordum. Ciğerlerim, suyun altındaki havanın temizliğiyle gevşemek istese de korkularım yırtıcı bir hayvan gibi ruhuma saldırdığından bu pek mümkün olmadı.

Suyun üstünden bana bakan bir çift kristal gözün sahibi geriye çekilirken ruhumu da peşine taktı ve beni suyun dibinden kurtardı.

Sudan çıktığımda yuttuğum suyu öksüre öksüre attım ama her seferinde canımdan can gitti. Boğazımdan akan su kan olup dudaklarımdan püskürürken bir rüyanın içinde olduğumu sandım.

Aryen'in işi olmalıydı.

Diğer rüyalarımda yaptığı gibi bilmecesini tekrarlayıp durmadı bu kez ama sesi zihnimde yankılanarak kayboldu.

"Her daim hayat verir...

Düştüğü yere can verir.

Yokluğu içini yakar...

Çokluğunda yürek taşar.

Bil bakalım ben neyim?"

Kalp... Aşk... Nefes... Hayat... Yaşam... Bıktım artık bilmecelerden. Tılsım yapacaksın diye ben kafa patlatmak zorunda mıyım canım?

YOZLAŞMIŞ HARABELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin